Bu site Mozilla Firefox İnternet tarayıcısına, 1280x1024 çözünürlük seviyesine uygun dizayn edilmiştir.
   
  Nurettin Torun
  Sağlık Haklarımızı Biliyormuyuz
 

SAĞLIK HAKKI NEDİR?

En temel insan hakkı olan “yaşam hakkı”, devletin korumakla yükümlü olduğu hakların başında gelmektedir. Hiçbir sosyal gereksinimi karşılanmayan ve asgari standartlardan dahi yoksun bulunan birinin, insan onuruna yaraşır bir yaşama hakkından söz etmek mümkün olmayacaktır. Başka bir deyişle, devlet salt yaşam hakkını korumakla görevli iken, insan onuruna yakışır sağlıklı yaşama hakkını sağlamakla da yükümlüdür. 

Bu yaklaşımla sağlık hakkının, yaşama hakkının bir bütünleyicisi ve ayrılmaz parçası olduğunun kabulü gerekmektedir. Yaşama hakkı gibi sağlık hakkının sağlanması da devletin görevleri arasındadır. Anayasamızın 56. maddesinde yer alan; “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür” şeklindeki düzenleme ile bu görevin altı çizilmiştir.
Devlet üzerine düşen bu yükümlüğü yerine getirmek için sağlık organizasyonunu yapmak, toplumun ve bireylerin sağlığını korumak, sağlığın bozulması durumlarında ise gerekli, yeterli ve nitelikli bir sağlık (iyileştirme) hizmetinin verilmesini sağlamak durumundadır. Bu noktada hekimlik mesleği (sanatı) ile onun yardımcısı durumundaki meslek mensuplarının önemi ortaya çıkmaktadır. 

Hakların karşısında sorumluluklar yer almaktadır. Bu bakış açısıyla sağlık hizmetleri değerlendirildiğinde; bir tarafta yaşama hakkının bütünleyicisi olarak sağlık hakkına sahip olan vatandaşlar, diğer tarafta ise bu hakkın yerine getirilmesinden sorumlu olan hekimler ve diğer sağlık personeli yer almaktadır.

HAKLARIMIZ NELERDİR?

Ülkemizde herkesin aşağıda sayılan hakları vardır.

1- Tıbbi bakım hakkı
2- Bilgilendirilme hakkı
3- Onayının alınması hakkı
4- Mahremiyet ve Özel Hayata Saygı hakkı
5- Başvuru (şikayette bulunma) Hakkı

Bir ülke vatandaşlarının tıbbi bakıma ulaşma imkanları yoksa, diğer haklardan da bahsedebilmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, en temel insan haklarından biri olan ve sağlıklı yaşam hakkının bütünleyicisi durumundaki tıbbi bakıma ulaşma hakkı, hasta haklarının da temelini oluşturmaktadır. Bunun dışında soyut olarak bir takım haklardan bahsetmek, bir ülkede hasta haklarının yerleşmesi için yeterli değildir. Bu hakların fiilen uygulanması, ihlali halinde işleyecek başvuru ve şikayet mekanizmalarının geliştirilmesi ve böylelikle demokratik bir denetimin sağlanması gerekmektedir. Aksi durumda hasta haklarına ilişkin düzenlemeler, bir iyi niyet bildirisinden öteye gidemez ve pratiğe etkisi olamayan metinler haline dönüşürler. Özetle, hasta haklarının sağlık hizmeti sürecinde düzenleyici rol oynayabilmesi için, bu hakların ihlali durumunda hastaların ve yakınlarının başvuru mekanizmalarına sahip olmaları gereklidir. 

HAKLARIMIZ İHLAL EDİLDİĞİNDE NELER YAPABİLİRİZ?

Yukarıda belirttiğimiz haklar ihlal edildiğinde başvurabileceğimiz iki çeşit yol vardır?
1- Mesleki disiplin mekanizmalarını harekete geçirecek başvurular.
2- Adli (yasal) başvurular.


1- MESLEKİ DİSİPLİN MEKANİZMASINI HAREKETE GEÇİRMEK NEDİR?

Bu konuda akla ilk gelen, hekimlerin bağlı bulundukları Tabip Odalarıdır. Her ilde doktorların bağlı oldukları tabip odaları vardır. Kanunla kurulan ve resmi kuruluşlar olan tabip odaları üyelerinin genel meslek ilkeleri dışındaki davranışlarını denetleyebilmektedirler. Yapılan başvurular neticesinde harekete geçen Yönetim Kurulları ve Disiplin Organları, kusurlu buldukları hekimlere, uyarıdan, meslekten mene kadar geniş bir yelpazede disiplin cezası verebilmektedirler. Uygulanmasında bir takım aksaklıklar olsa dahi, kendi meslek örgütü tarafından bu tür bir denetimin yapıldığını bilmek, ilgili meslek mensubunu hasta haklarına daha duyarlı olmaya yöneltecektir.

TABİP ODASINA NASIL ŞİKAYET EDECEĞİZ?

Tıbbı bir hataya maruz kaldığını düşünen herkes, bu hatada kusurlu olduğunu düşündüğü hekim hakkında, bulunduğu ildeki Tabip Odasına bir dilekçe ile başvurabilir. Oda Yönetim Kurulunun yaptığı ön incelemede başvuru kabul edilirse Disiplin Kurulu tarafından soruşturma başlatılmaktadır. Disiplin Kurullarınca verilen kararlara karşı, 15 gün içerisinde Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu nezdinde itirazda bulunabilmek mümkündür. Tabip Odasına şikayet ettikten sonra şikayetinizin sonucunu aynı tabip odasına başvurarak öğrenebilirsiniz.

2- ADLİ (YASAL) YOL NEDİR?

Adli (Yasal) yola başvuru sağlık hizmetinin alındığı sağlık kurumunun özel veya kamu kuruluşu olmasına göre değişmektedir. Ayrıca adli yolda birden fazla başvurulabilecek mekanizma vardır. Bu yollar “ÖZEL, CEZAİ ve İDARİ” olarak değişmektedir.

ADLİ YOLA BAŞVURMAK İÇİN PARAMIZ YOKSA NE YAPACAĞIZ?

Kanunlar herkesin mahkemelere başvurarak hakkını aramasının yolunu “adli yardım” yoluyla sağlanmasını öngörmüştür. Yetereli maddi güce sahip değilseniz bulunduğunuz ilin barosuna başvurarak kendinize ücretsiz avukatlık hizmeti verilmesini talep edebilirsiniz. Bunun için gereken şartlar barolar tarafından size bildirilecektir. Adli yardım yoluyla hakkınızı maddi gücünüz olmasa dahi arayabilirsiniz. Barolar bu hizmeti vermekle yükümlüdür.

A- ÖZEL HASTANEDE TIBBİ HATAYA MARUZ KALIRSAK NASIL BAŞVURACAĞIZ?

Hekimle hastası arasında oluşan tedavi ilişkisinde hastanın hekimin kusurundan doğacak maddi ve manevi zararı hukuken koruma altındadır.
Hasta doğacak maddi ve manevi zararını dava yoluyla giderebilir. Tıbbi sorumluluk da maddi zarar; yükümlülüğe uygun bir tedavi yapılsaydı hastanın kavuşacağı sağlık durumu ile yürütülebilen hatalı tedavinin gerçek sonuçları arasındaki parayla ölçülebilen farkı, manevi zarar ise; hatalı bir tedavinin sonucu olarak hastanın duyduğu bedensel ve manevi acıyı, hayat zevklerinde meydana gelen azalmayı ifade eder. Bu şekilde zararı oluşan herkes mahkemeye başvurarak zararının giderilmesini talep edebilir.

BU YOLA KİMLER BAŞVURABİLİR.

Tazminat davalarında, dava hakkı kural olarak tıbbi el atma ve yardım sırasında doğrudan doğruya zarar gören kişiye (hastaya) aittir. Bunun dışında hastanın yakınlarının (ana, baba, eş, evlat gibi) da aynı olay nedeni ile kişilik hakkına dayanarak dava açmaları söz konusu olabilecektir.

TAZMİNAT DAVASI DIŞINDA CEZA DAVASI DA AÇTIRABİLİR MİYİZ?

Hekimlerin kusurlu davranışları, yalnız hukuki değil cezai sorumluluğu da meydana getirmektedir. Cezai sorumluluktan bahsedebilmek için, somut olay içindeki davranışın “yasada açık olarak suç sayılması” gerekmektedir. 

Meslekleri gereği ve önce zarar verme ilkesinin ışığı altında kendilerini insanları tedavi etmeye adayan hekimlerin kasten bu tür suçları işlemeyecekleri genel kabul gören bir görüştür. Suça vücut veren davranışların çoğunlukla taksir yani ihmalden kaynaklandığı görülmekte ve kabul edilmektedir. 

Hekimlerin, taksirli (savsama-ihmal) eylemleri ile ilgili cezai sorumlulukları mevcuttur. Taksirli eylemin suç sayılabilmesi için, kişinin yaşam ve sağlığında, yasada açıklandığı şekilde, istenmeyen bir durumun meydana gelmiş olması aranmaktadır.
Eğer bir tıbbi hatadan şüpheleniyorsanız, bunun cezai anlamda takibinin yapılabilmesi için, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcılığı’na bir dilekçe ile başvurmak yeterli olacaktır. Yapılacak hazırlık araştırması sonucunda, Cumhuriyet Savcılığı suçun oluştuğuna kanaat getirirse, suçun kamu adına kovuşturulması ve suçlunun cezalandırılması talebi ile Ceza Mahkemesinde Kamu Davası açacaktır. Bu aşamada, suçtan zarar gören kişinin, söz konusu davaya Müdahil sıfatı ile iştirak etmesi mümkündür.
Bu suçlardan zarar gören kişiler, mümkün olan en kısa süre içerisinde şikayet başvurusunda bulunmalıdırlar. Aksi taktirde bu suçlardan dolayı cezai kovuşturma yapılamayacaktır. Bu süre için mutlaka bir avukattan bilgi alınması gerekmektedir. Yukarıda açıkladığımız adli yardım yoluyla maddi durumunuzun yetersiz olduğu hallerde dahi ücretsiz avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

B- DEVLETE AİT SAĞLIK KURULUŞLARINDA HAKLARIMIZ İHLAL EDİLİRSE NE YAPABİLİRİZ?

Özel sağlık kuruluşlarında haklarımız ihlal edildiğinde yukarıda belirttiğimiz yollara başvurabilirsiniz. Ancak kamuya ait sağlık kuruluşlarında farklı bir yola başvurmak gerekmektedir. Bu durumda doktora veya hastaneye karşı değil ancak idareye karşı dava açılabilmektedir. Bu nedenle, kural olarak, kusurlu eylemleri ile kişilere zarar veren memur veya kamu görevlilerine karşı doğrudan doğruya dava açma olanağı yoktur. Memurun sorumluluğu devlete kanalize edilmiş olduğu için dava idare/devlet aleyhine açılmalıdır.

MADDİ VE MANEVİ ZARARIMIZI NASIL GİDERECEĞİZ?

Kamuya ait sağlık kuruluşlarında doğacak maddi ve manevi zararınız için idare hakkında, tazminat davası açılabilir. “Tam yargı davası” denilen ve Bulunduğunuz ildeki İdare Mahkemesi’nde açılması gereken bu dava için uyulması gereken kurallar vardır. Olayın meydana geldiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde, ilgili idareden zararın giderilmesi talep edilmelidir. Yapılan başvuru sonrasında, ilgili idare iki şekilde davranabilir:
1- Başvuruya olumsuz yanıt verilebilir. Bu durumda olumsuz yanıtın size yazılı tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde, yetkili İdare Mahkemesinde tam yargı davası açılmalıdır.
2- Başvuruya olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermeyebilir. Bu durumda, başvurudan itibaren 60 gün beklenir. Bu süre içerisinde idarenin olumlu ya da olumsuz bir yazılı bir cevabı olmazsa, yapılan başvuruyu reddettiği kabul edilir ve söz konusu 60 günlük sürenin dolmasını takip eden 60 günlük süre içerisinde tam yargı davası açılmalıdır. 

Yine maddi durumunuz yoksa bulunduğunuz ildeki baroya ücretsiz adli yardım için başvurabilirsiniz.

HEKİMİN VE SAĞLIK ÇALIŞANININ CEZAİ SORUMLULUĞU VAR MI?

Haklarımızın ihlal edilmesi sonucunda meydana gelen olumsuz sonuçtan sorumlu olduğu düşünülen kamu çalışanı hakkında suç duyurusunda bulunulduktan sonra, özel sektörde çalışanlardan farklı olarak ve Anayasal bir kural gereği, Cumhuriyet Savcılığı hazırlık araştırmasına girişememekte ve bu kişi hakkında hemen kamu davası açamamaktadır. Cumhuriyet Savcılığı, makamına yapılan şikayet veya ihbar başvurusu sonrasında, ilgili kamu çalışanı hakkında cezai takibat yapabilmek için, İlçe ya da İl İdare Kurullarına başvurur. Bu kurullar yapacakları soruşturma sonucunda, ilgili hakkında “Yargılama” ya da “Yargılamama” kararı verebilir. Kurulların verecekleri kararlar aleyhine, 60 gün içerisinde, idari yargıda iptal davası açmak mümkündür. 

Bu kurullar tarafından verilen “Yargılama” kararı kesinleştikten sonra hakkında cezai takibat devam edebilir ve kamu davası açılabilir. Söz konusu kurulların vereceği “Yargılamama” kararının kesinleşmesi durumunda ise, artık ilgili kamu çalışanı hakkında cezai takibat yapılamayacaktır.


SONUÇ

Özel Sağlık Kurumlarında Haklarınız İhlal Edilirse...

- Hakkınız ihlal eden hekimi bulunduğunuz ildeki tabip odasına şikayet edebilirsiniz.

- Ayrıca hekimin kusurundan kaynaklanan maddi ve manevi zararınızı mahkemede dava açarak talep edebilirsiniz.

- Ayrıca ceza soruşturmasını gerektiren bir durum varsa bulunduğunuz ildeki Cumhuriyet Savcılıklarına yazacağınız bir dilekçe ile ilgili sağlık çalışanının cezalandırılması için başvurabilirsiniz.

Kamuya ait sağlık kurumlarında Haklarınız İhlal Edilirse....

- Hakkınızı ihlal eden kuruluşa karşı maddi ve manevi zararınızı gidermek için tazminat davası açabilirsiniz. 

- Ayrıca haklarınızı ihlal eden sağlık çalışanının cezai sorumlluğu varsa yine bulunduğunuz ildeki Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesi vererek cezalandırılmasını talep edebilirsiniz.


Maddi Durumunuz Yetersizse Adli Yollara Başvurabilmekl İçin Bulunduğunuz İldeki Barodan Ücretsiz Huhuki Yardım ve Avukatlık Hizmeti Talep Edebilirsiniz. 

Kaynak: Sağlık Hakkı Hareketi Derneği

 
  Bugün 26 ziyaretçi (40 klik) kişi burdaydı!


˜*•. ˜*•.•*˜ .•*˜
˜*•. ˜”*°•.˜”*°•.•°*”˜.•°*”˜ .•*˜
˜”*°•. NurettinTorun.TR.gg .•°*”˜
.•*˜ .•°*”˜.•°*”˜”*°•.˜”*°•. ˜*•.
.•*˜ .•*˜*•. ˜*•.
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol