Bu site Mozilla Firefox İnternet tarayıcısına, 1280x1024 çözünürlük seviyesine uygun dizayn edilmiştir.
   
  Nurettin Torun
  Peygamberimizin Duaları
 

O daima yaşayandır. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O halde O'na Dininde ihlâs (ve samîmiyet) erbâbı olarak "Hamd olsun kâinâtın Rabbi olan Allah'a" (diye) duâ edin...  (Mü'min Sûresi/65)

 

Yine Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-'dan rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

 

"Sizden herhangi biriniz" duâ ettim de kabul olunmadı" diyerek acele etmedikçe duâsı kabul olunur." (2)

 

Abdest Duâları

 

1- Elleri yıkarken:

"Azamet ve celâl sahibi Allah'ın adiyle başlarım. Bizi İslâm dininde kılan, îman etmeğe muvaffak buyuran ve hidâyete erdiren Rahman Allah'a hamdederim. Suyu temizleyici. İslâm'ı da nur kılan Allah'a hamdolsun."

 

2- Ağzını yıkarken:

"Ey Rabbim, bana peygamberinin havzından bir kâse içir, ondan sonra hiç susamayayım."

 

3- Burnuna su verirken:

"Ey Rabbim bana cennetin kokusunu duyur ve onun ni'metlerinden nasîblendir ve bana ateşin kokusunu duyurma."

 

4- Yüzünü yıkarken:

"Ey Rabbim! Nice yüzlerin beyaz, nice yüzlerin kara olacağı günde yüzümü nurunla beyaz kıl, nurlandır."

 

5- Sağ kolunu yıkarken:

"Ey Rabbim! Kitabımı sağ elime ver ve hesabımı kolay gör."

 

6- Sol kolunu yıkarken:

"Ey Rabbim! Kitabımı sol elime verme, arkamdan da verme, ve hesabımı zorlaştırma."

 

7- Başını meshederken:

"Ey Rabbim! Saçımı ve yüzümü ateşten koru. Senin himâyenden başka bir himâyenin bulunmadığı günde beni Arş'ının gölgesi altında gölgelendir. Allah'ım beni rahmetinle sar, üzerime berekâtından indir."

 

8- Kulağına meshederken:

"Ey Rabbim! Beni sözü dinleyib de en güzeline ittiba' edenlerden kıl."

 

9- Boynuna meshederken:

"Ey Rabbim! Benim boynumu ateş esâretinden kurtar, beni zincirlerden ve bukağılardan muhafaza et."

 

10- Sağ ayağını yıkarken:

"Ey Rabbim! Nice ayakların kaydığı günde benim ayaklarımı sırat üzerinde sabit kıl."

 

11- Sol ayağını yıkarken:

"Ey Rabbim! Bana râzı olduğun bir çalışma, ver, günahımı bağışla, makbul bir amel ve zarar etmeyen bir ticâret nasîb et."

 

12- Abdest bittikten sonra:

"Ey Rabbim! Beni tevbe edenlerden ve çok çok temizlenenlerden kıl. Beni sâlih kullarından eyle, beni üzerlerine hiç bir korku gelmeyen ve hiç mahzun olmayanlardan kıl. Seni her an hamdinle tesbîh ederim. Ey Rabbim şehâdet ederim ki Senden başka hiç bir ilâh yok, ancak Sen varsın. Şerîkin yok Senin ve yine şehâdet ederim ki Muhammed Senin kulun ve resûlündür. Senden mağfiretini isterim ve Sana tevbe ederim."

 

Aksırma / Hapşırma Esnasında

 

Tabiatimiz icabi karsilastigimiz olaylardan biri de hapsirmadir. Yalnizken veya baskasinin yaninda, ya da baskasi bizim yanimizda böyle bir durumla karsilasabilir ve kaçinilmaz olarak sesli oldugundan etraftakiler duyar. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu durumda hapsiranin nasil dua edecegini ve yanindakilerin ona nasil mukabelede bulunacagini uygulamali bir sekilde göstermis, bu sekilde davranmayanlari da ikaz etmistir. Dua ve cevabi kisaca su sekildedir:

Aksiran kimsenin; ‘Elhamdulilllah’ “Allah’a hamd olsun” demesi, onu isiten kimsenin de: ‘Yerhamukellah’ “Allah sana merhamet etsin” demesi gerekir. Aksiran kisi, kendisine ‘Yerhamukeallah’ denildigini duyunca: ‘yehdiyekumullah ve yüslihu balekum’ “Allah bize ve size hidayet versin” veya “Yehdikumullahu ve yuslihu balekum” “Allah, size hidayet etsin ve islerinizi düzeltsin” demelidir.(17)

 

Akşamleyin Okunacak Duâ

Günes dogarken, sabahin ilk vakitlerini degisik dualarla taçlandiran Allah Resulü, günes batarken ve ortaliga karanlik çökerken de dua ederdi. Adetâ bu dualar O’nun gündüzünün ve gecesinin kandilleri olurdu. Ve O, kandilleri yakmayi hiç ihmal etmezdi. Ezcümle söyle derdi:

 

“Allah’im! Sen’den baska ilah olmadigina, birligine ve serikin olmadigina ve Muhammed’in Sen’in kulun ve Rasulün olduguna, Sen’i, hamele-i arsini, meleklerini ve bütün mahlukâtini sahit tutarak aksamladim.”(18)

 

"Akşama çıktığında üç def'a:

 

Allah'ın İsm-i celîli sayesinde ne semâda, ne de yeryüzünde hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiten, her şeyi hakkıyle bilendir" diyen bir kimseye öteki akşama kadar anî bir belâ isâbet etmez.

 

Aynaya baktığında şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: "El-Hamdulillahi'llezi halekani sevvani. Allahümme kema ahsente hakli, fehassin hüluki."

 

Anlamı: "Beni yaratıp güzel yapan Allah'a hamd olsun. Allah'ım! Yaradılışmı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir."

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz aynaya bakdıkları zaman, "Hulkumu ve huyumu güzel kılan, başkalarındaki çirkinliği benden uzak kılıp beni güzel yapan Allah'a hamd ederim. "

 

Besmele

 

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Bilcümle semâvi kitâbların anahtarı "Rahman, rahîm Allah adı ile"dir; yani besmeledir." (1)

"Meşrû işlerin hangisi olursa olsun besmele-i şerîfe ile başlanmazsa hayrına ve tamamına nâil olunamaz, bereketsiz kalır." (2)

"Bir vartaya düşdüğün vakit:

"Rahman, rahîm Allah adıyla. Çok yüce ve çok büyük Allah'a sarılmaktan, O'ndan yardım dilemekten başka çâre yoktur!" demeğe devam et. Zîrâ Cenâb-ı Allah bunların hürmetine belâ ve musîbetlerin nicelerini def eder." (3)

"Cehennemin başlıca me'murları olan ondokuz zebânînin azabından necât bulmak isteyen kimse Besmele'ye devam etsin." (4) Zirâ besmele ondokuz harftir.

"Sizden biriniz evine girmek istediği zaman şeytan onu ta'kîb eder. O kimse evine girdiği zaman besmele ile girerse şeytan der ki: Bu evde bana girecek yer yok." (5)

"Her günün sabahında ve her gecenin akşamında:

"Allah'ın adiyle ki, O'nun adı sâyesinde ne semâda, ne yeryüzünde, hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiden, her şeyi hakkıyle bilendir" diyen ve bunu üç defa tekrarlayan kimseye hiç bir şey zarar veremez' (6)

"Allah'ın adı anılmadan yenilen her yemek ancak hastalıktır, onda bereket yoktur. Bunun keffâreti, eğer sofra ortada ise Bismillah diyerek devam etmekdir. Eğer sofrayı kaldırdı isen yine Bismillah deyip parmaklarını yalamandır."

 

Borçtan Halâs Olmak (Kurtulmak) İçin

 

"Ey Rabbim! Helâl kıldıklarını bana kâfi kılarak haram kıldıklarından beni muhafaza et, beni fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl!" (28)

 

"Sana bir duâ öğreteyim mi ki, onunla duâ edersen dağ kadar borcun olsa Allah onu ödemeye muvaffak kılar. De ki ey Muâz:

 

"Ey mülkün mâliki olan Allahım! Sen mülkü dilediğine verirsin, mülkü dilediğinden çeker alırsın. Dilediğini azîz kılarsın, dilediğini zelîl kılarsın. Hayır senin elindedir. Muhakkak sen herşeye kadirsin. Ey dünyâ ve âhiretin Rahmanı! Sen onu dilediğine verirsin, dilediğine vermezsin. Beni, senden başkasının acımasından müstağnî kılacak bir rahmet ile bana rahmet eyle." (29)

 

Binite, Ata veya Arabaya Binerken Okunacak Duâ

 

"Hiç de lâyık olmadığımız halde bize bunu müsahhar kılan Allah'ı tesbîh ederim." (19) diyen kimse, bu bineğinden inmeden ölürse şehîd olarak ölmüş olur."

 

Bir işe giriştiğinde şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: "Allahümme hirli ve'hterli. Ve látelkini ila nefsi terfete aynin."

 

Anlamı: "Allah'ım bu işi bana seç ve bana hayırlı kıl bir göz açıp kapatıncaya kadar dahi olsa beni nefsimle baş başa bırakma."

 

Cennetkapısını açan dua

 

Ya Allah, sen benim Rabbimsin. Senden gayrı hiçbir ilah yoktur. Ben senin kulunum, gücüm yettikçe senin ahdin ve vaadin üzerindeyim. İşlediğim şeylerin şerrinden sana sığınıyorum. Bana olan nimetlerini de, günahlarımı da itiraf ediyorum. Artık beni yarlığayıver (hesaba çek). Şu bir gerçektir ki: günahları senden başka yarlığayacak yoktur. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu duayla ilgili şu müjdeyi vermiştir:

 

"Bir kimse bu istiğfarı gece okur sabah olmadan önce vefat ederse veya sabah okuyup akşamdan önce ölecek olursa ona cennet vacip olur."

 

Cin ve kötülüklerden korunma duası:

 

"Ey yedi semánın ve yüce arşın sahibi olan Rabbim, filan oğlu filanın şerrinden beni koru.

 

Cinlerin, insanların ve tabilerinin, onlardan herhangi birinin bana taşkınlık etmesinin şerrinden beni muhafaza buyur.

 

Senin muhafazan ne büyüktür!

 

Şanın yücedir, senden başka da ilah yoktur."

De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, insanların hükümdarına, insanların ilahına, o sinsi vesvesecilerin şerrinden. O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan."

 

Cuma Gününde Duâ

 

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:

 

"Cum'a gününde bir saat vardır. Allah'ın kullarından bir müslim namazda ve kıyamda iken Allah Teâlâ'dan niyâz ile bir şey isteyip duâsı o saate tesadüf ederse Allah teâlâ Hazretleri o kimsenin dileğini verir." Böyle buyurduktan sonra mübarek küçük parmağının ucuna işaret buyurdu. (11)

 

Cum'a gününün içindeki saat, küçük parmağına nisbetle parmağın ufak ucu ne kadar ise, güne nis-betle o kadar az bir müddetdir ki o saat içinde her halde duâ müstecâb olur demektir.

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri:

 

- 'Cum'a günü, ibâdet ve ezkâr ile mü'minle-rin kalbi mesrûr olacak bir bayram günüdür' (12) buyurmuşlardır.

 

-"Size bir sûre haber vereyim mi ki, azameti semâ ile arz arasını doldurmuş, onu yetmişbin melek teşyî' etmiştir? O sûre Kehf süresidir. Kim cum'a günü bu sûreyi okursa Allah onu öteki cum'aya kadar bu sûre ile mağfiret eder, sonunda üç gün de ziyâdesi vardır. Ve semâya ulaşan bir nûr verilir ve Deccal'in fitnesinden muhafaza edilir. Yatacağı vakit bu sûrenin sonundan beş âyet okuyan hıfz olunur ve gecenin istediği vaktinde kaldırılır." (13)

 

"Ey Rabbim! Perşembe günü ümmetimin erkenden yaptığı işleri bereketli kıl." (14)

 

Hadîsin şerhinde deniliyor ki, bugünün evvelinde bir ihtiyacını tedarik etmek, nikâh akdetmek ve bunun gibi mühim işler sünnettir.

 

"Cum'a gününde; Yani perşembeyi cumaya bağlayan gece iki rek'at namaz kılıp Fâtiha'dan sonra onbir defa Zilzâl Sûresini okuyan kimseyi Allah Teâlâ kabir azâbından ve kıyâmet korkularından emin kılar. "

 

Cuma Namazından Sonra Duâ

 

İmam-ı Suyûtî el-Câmi'u's-sağîr'inde rivâyet eder ki:

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

"Kim cum'a namazından sonra -konuşmadan ve kalkmadan- ihlâs sûresini, Felâk sûresini ve Nâs sûresini yedişer defa okursa Allah Teâlâ onu gelecek cum'aya kadar, zarar verici şeylerden muhafaza buyurur," (18)

 

Dilek duası

 

Allah'ım bizim Efendimiz Muhammed'e (s.a.v) kusursuz bir sálat ve rahmet, mükemmel bir selam ve selamet vermeni diliyoruz. O Peygamber ki, O'nun hürmetine düğümler çözülür, sıkıntılar ve belalar O'nun hürmetine açılıp dağılır, sorunlar ve ihtiyaçlar O'nun hürmetine yerine getirilir.

 

Arzulara O'nun hürmetine ulaşır, güzel sonuçlar O'nun hürmetine elde edilir. O'nun şerefli yüzü hürmetine bulutlardaki yağmur istenilir, Allah'ım ehl-i beytine, ashabına da her göz kırpacak kadar zamanda her nefes alacak zamanda sadece senin bildiğin varlıklar sayısınca rahmet et.

 

Elbise Giyerken ve Yemek Yerken

‘Biz’ dâhil bizim zannettigimiz her seyin gerçek sahibi süphesiz Allah’tir. O’nun yardim ve ‘atâ’si olmadan hiçbir sey kazanmamiz mümkün olmayacagi gibi ne nefes alabilir, ne yemek yiyebilir, ne de yürüyebiliriz. Fakat nedense insan ‘benim ve O’nun’ der Allah’in mülküne ortak olmak ister ve “Ben kazandim, ben elde ettim, ben basardim, su benim…” diyerek büyük bir gurur, gaflet ve bazen sirk içine düser. Iste insanligi böyle bir tehlikeden kurtarmak isteyen Hz. Peygamber (s.a.s.), her nimet karsisinda ona uygun bir sekilde dua eder ve tevhidi her çesidiyle tonlu bir sekilde vurgulardi. Mesela güzel bir elbise giyerken veya yemek yerken su dualarina sahit olunmaktadir:

 

“O Allah’a hamdolsun ki, benden herhangi bir havl ve kuvvet olmaksizin bu elbiseyi bana giydirdi ve (bunu) bana rizik olarak verdi.”(9)

 

Elbise giydiğinde şöyle buyururdu:  "El-Hamdulillahi'il lezi kesani mauvari bihti avreti ve etecemmelu bifi Fi heyati."

 

Ezandan Sonra

Ezan, günde bes defa okunan ve içerigi Islâm’in temellerini anlatan; bütün Müslüman topluluklarda ayni cümlelerle okunan adeta semavî bir sofraya yapilan Ilahî bir davettir. Bu çagriyi bize talim eden Kâinatin Efendisi’dir. Öbür tarafta elimizden tutacak da O’dur. Bu noktaya vurgu yapan ve ezandan sonra okunacak su duayi da yine O bize talim etmistir:

 

“Ey bu kâmil davetin ve kilinacak namazin rabbi olan Allah’im! Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’e Vesile’yi ve Fazilet’i lütfet ve O’nu kendisine vadettigin Makam-i Mahmud’a ulastir.”(11)

 

Evden çıkarken

 

Ev hayatinin insan için çok önemli bir yeri vardir. Hayatimizin büyük bir kismi evde geçmektedir. Sadece ihtiyaç nispetinde disari çikar ve sonra tekrar oraya döneriz. Ev halkinin yani sira, melekler, diger ruhanîler, gözle gördügümüz veya göremedigimiz birçok varlik bu mekâni bizimle paylasir. Ev dinlenme yeri, egitim yuvasi ve mahremiyetler ocagidir. Orada olup biten seylerin hep iyilik ve güzellik kusaginda olmasi bütün toplum hatta insanlik için hayatî öneme sahiptir. Öyle ise her isimizde oldugu gibi eve girerken de Rabbimize siginmali ve O’na dayanmaliyiz.

 

“Allah’in adini anarak (evimden çikiyorum) ben, Allah’a dayanip tevekkül ettim. (Her türlü bela, musibet ve olumsuzluklardan uzaklasmak; hayir ve güzelliklere nail olmak ancak Yüce ve azamet sahibi) Allah’in havl ve kuvvetiyledir. “(13)

 

Evden çıkarken en az üç def'a:

 

"Allah'ın adiyle! Allah bana kâfidir. Allah'a tevekkül ettim. Allah'a dayanmaktan başka kudret ve kuvvet yoktur." (15) duâsını okumalıdır.

 

"Ey Allah'ım! sapmaktan veya sapdırılmaktan, hatâ etmekten yahûd hatâ etdirilmekten, zulmetmekten ya-hûd zulme uğramaktan, cahillik etmekten yahûd bana cahillik edilmekten, hakkım olmayan bir şeyi istemekten yahûd elimde olmayan bir şeyin benden istenilmesinden sana sığınırım, " (16) demelidir.

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz: "Evinden çıkarken iki rek'at namaz kıl, seni kötü bir yere gitmekten muhafaza eder, evine girdiğin zaman iki rek'at namaz kıl, seni kötü bir yere girmekten muhafaza eder"(17) buyurmuştur.

 

Evine girdiğinde şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: "Bismillahi dehelna. Bismillahi herecna ve Alallahi tevekkelna."

Anlamı: "Allahın adıyla eve girdik. Allah'ın adıyla evden çıktık. Ve sadece Allah'a tevekkül ettik."

“Allah’im! Her giris ve çikisimda senden hayir diliyorum. Allah’in adiyla evimize girer, Allah’in adiyla çikariz ve sadece Rabbimize dayanip güveniriz. Sonra da ev halkina selam versin”(12)

"Sizden biriniz bir menzile (eve, konak yerine) indiği zaman:

"Yarattıklarının şerrinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım" derse, o evden çıkıncaya kadar hiç bir şey ona zarar veremez. "

 

Ezan Duâsı

 

Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-dan rivâyet olunmuşdur ki, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır; Kim ezanı işittiği zaman:

 

"Ey şu tam da'vetin ve vakti gelen namazın sahibi olan Rabbim! Muhammed aleyhisselâma şefâat vesîlesini ve üstünlüğünü ver. Ve onu kendisine va'detdiğin makam-ı mahmûd'a ulaşdır" derse kıyamet gününde şefâatim ona lâyık olur."

 

Fakirliğe karşı  (Peygamberimizin kızı Hz. Fatma'ya öğrettiği dua)

 

Ey 7 kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allahım! Bizim Rabbimiz! Her şeyin Rabbı olan Yüce Allah! Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an-ı Kerim'i indiren, taneyi ve çekirdeği yarıp çıkaran Yüce Rabbim! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım Ya Rabbi! Sen öyle Evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle Ahirsin ki, senden sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabbi! Benim borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip eyle!

 

Gazâdan Yahut Hacdan Dönerken Okunacak Duâ

 

Abdullah bin Ömer -radıyallahu anhüma-dan rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz gazadan veya hacdan dönerlerken yüksek bir tepeye çıktıkta üç kere: "Allahü ekber" diye tekbîr alırdı. Sonra kelime-i tevhîd söylerdi.

 

"Allahü ekber, Allah'dan başka ilâh yokdur. Ancak O vardır. Şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. Ve O her şeye kadirdir. Bunu sana dönerek, sana tevbe ederek sana kulluk ederek, sana secde ederek ey Rabbimiz Sana hamd ederek söylüyoruz. Allah va'dini yerine getirdi ve kuluna yardım etdi. Türlü orduları yalnız başına hezimete uğram. " (7)

 

Yani Cenâb-ı Hak Bedir'de, Hendek'de, HuneynVak'ası'nda düşmanları perakende ve perişan edip şimdi biz yollarda serbest olarak emniyyet ve selâmet içinde ve kazançlı olarak gaza ve hacdan dönüyoruz, demektir.

 

İşbu tekbîr ve duâyı, hac ve gazaya giden ve gelen ve şâir bir sefer hâlinde olanların yüksek tepe ve dağa çıktıkça okumaları müstehabdır.

 

Gazaplandığında şöyle buyurdu:

 

Okunuşu: "Allahümmağfirli zenbi. Ve ezhib gayze kalbi. Ve ecşrnş mineşşeytani."

 

Anlamı: "Allah'ım günahlarımı bağışla. Kalbimin gazabını gider. Ve beni şeytandan koru."

 

Gece ve Seher Vakti

Dua, hemen her yer, zaman ve pozisyonda yapilabilir. Ancak Kur’ân ve hadiste, seher vakitlerinde dua ve istigfarda bulunulmasi tavsiye ve tesvik edilmistir. Cennet ehli ve öte dünya nimetlerine nail olanlar anlatilirken bu durum, özellikle hatirlatilmistir. “Sabredenleri, dogru olanlari, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlari, Allah için (mallarini) harcayanlari ve seherlerde istigfar edenleri (Allah görmektedir)” (Al-i Imran, 3/17) “(Cennetlikler) geceleri pek az uyurlardi. Seherlerde istigfar ederlerdi.” (Zariyat, 51/17–18)

Seherlerin dua için tercih edilmeleri bazi sebeplere dayanmaktadir. Sükûnet ve müsbet duygu yogunlugunun yani sira, o saatlerde Rabb’in dünya semasina nüzûl buyurmasi ve her gece var olan icabet saati, tercih edici faktörlerin basinda gelmektedir. Gecenin belli bir saatinden sonra, uyku ve rahatini terk edip namaz kilan, Kur’ân okuyan ve günahlarina gözyasi döken mü’minin kalbi yumusamis ve dua firsatini yakalamistir. Nitekim Rahmet nebisi, “Kalbiniz merhametle yumusadigi zaman dua etme firsatini kaçirmayin. Çünkü kalp yumusakligi Allah’in rahmetindendir”(29) buyurmaktadir. Zaten insana düsen, Ilahî rahmet ve merhamete davetiye çikarmak, rahmet kapisini çalmak, yani dua etmektir. Sems-i Tebrizî (645/1247) söyle diyor: “Rahmet deryasi daima cosmak, dalgalanmak ister. Bunu yapacak olan da senin yalvarman, aglayip feryad etmendir. Senin gaminin bulutlari gelmeyince Ilahî marifetin deryasi dalgalanmaz, cosup köpürmez.”(30) Iste gece ibadetini takip eden seher vakti, böyle bir firsatin dogdugu an, yani rahmet kapisini çalmanin tam zamanidir.

 

Gece olunca şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: Emseyna ve emse'l mülku lillah. Ve'l hamdu vahdehu la şerike lehu.

 

Anlamı: Akşama vardık. Bütün mülk de Allah'a ait olarak akşamladı. O, tek olan ve ortağı olmayan yüce Allah'a hamd olsun.

 

Gemiye Binerken Okunacak Duâ

 

Gemiye binerken şu âyet-i celîleler okunursa bi-iznillah batmaktan emîn olunur:

 

"Yüzüp gitmesine de, durmasına da bismillah. Muhakkak ki Rabbim Gafûr ve Rahimdir."(1) "Allah'ı lâyık olduğu şekilde takdîr edemediler. Halbuki kıyamet günü yeryüzü tamamen O'nun kabza-i kudretindedir. Gökler de yine O'nun yed-i kudretinde dürülmüşlerdir. O, onların şirk koştukları şeylerden tamamen münezzeh ve Çok yücedir."

 

Gök Gürleyince Okunacak Duâ

 

"Gök gürültüsünü işittiğiniz zaman Allah'ı zikrediniz, çünkü o zikredene bir zarar vermez. Gök gürültüsünü işitdiğiniz zaman Allah'ı tesbîh ediniz, tekbîr getirmeyiniz." (33)

 

"Şimşek ve gök gürültüleri işittiği zaman Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:

 

"Ey Rabbim! Bizi gadabınla öldürme, azabınla helak etme, bundan evvel bize afiyet ver," derlerdi

 

Gözünü Semâya Kaldırınca

 

Gözünü semâya kaldırdığı zaman Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:

 

"Ey kalbleri çekip çeviren! Benim kalbimi Senin tâa-tın üzere sabit kıl." derlerdi. (

 

Güneş doğduğunda şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: "Esbehna ve esbehe'k-mülku lillah. Ve'l hamdulillah. Ve'l halku ve'l emru ve'l leylu ve'n neharu lillah"

 

Anlamı: "Bugün yine sabahladık. İşte bütün mülk Allah'ındır. Hamd o yüce Allah'adır. Yaradılış, bütün işler gece ve gündüz hepsi Allah'ındır."

 

Haceti veya dileği olan kimse

 

 Bismillahirrahmanirrahim. "Vela havla vela kuvvete illa billahi'l-Aliyyi'l-Azim.Allahümme inni es'elüke ya Kadimü.ya Daimü,ya Ferdü.ya Vitru.ya Ahadu .ya Samedü,ya Hayyü. ya Kayyümü, ya Ze'l- Celali ve'l-ikram.Fe in tevellev fe kul hasbiyallahu la ilahe illahu aleyhi tevekkeltü ve Hüve Rabbü'l-Arşi'l-aziym ".

 

Haceti veya dileği olan kimse sabah namazını kıldıktan sonra Kıble'ye karşı oturup bu dua'yı 100 defa okursa biiznillah Teala dileği gerçekleşir...Rabbim hiç bir dua'yı geri çevirmez inşallah yürekten ve dua'nın gücüne inanarak okuyalım biiznillah faydasını görürüz inşallah..

 

Hamdele

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

"Meşru' işlere Allah'a hamd ile başlanmazsa hayır ve bereketi kesilir." (1)

 

"Cenâb-ı Hakk'ın ni'metlerine hamd ü senâ, insanı ni'metin zevalinden emîn kılar." (2)

 

"Allah'a hamdetmek şükrün başıdır. Allah'a hamdetmeyen bir kul O'na şükür etmemiştir." (3)

 

"Cenâb-ı Hakk'ı senâ için elhamdülillah demek, yahud Allah'a hamd etmek zikirlerin efdalidir." (4)

 

"Cenâb-ı Hakk'a en çok şükür edeniniz, insanlara teşekkürde kusur etmeyeninizdir." (5)

 

"Allah'a hamd ile başlanmayan her bir söz kesiktir. " (6)

 

"Hiç bir tarafı müstesnâ olmamak üzere bütün dünyâ ümmetten sâdece bir adama verilse ve sonra bu kimse "Elhamdülillah" dese, muhakkak ki bu "Elhamdülillah" bütün hepsinden daha kıymetli, daha efdal olurdu." (8)

 

Kim Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun azameti önünde küçük kalmıştır. Hamdederim Allah'a ki her şey O'nun izzeti karşısında zelîldir.Hamd ederim Allah'a ki her şey O'nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun kudretine teslîm olmuştur," derse ve bunu ancak Allah'ın indindekini taleb ederek söylerse Allah ona milyon hasene yazar, derecesini bin kat yüceltir, kıyamet gününe kadar ona istiğfar etmeleri için yetmiş bin melek vazifelendirir." (10)

 

"Ibrâhîm -aleyhisselâm- Rabbıne suâl edip: Ey Rab-bim, sana hamdedenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben buyurdu ki: Hamd, şükrün anahtarıdır, şükür onunla beraber Rabbü'l-âlemînin Arşına yükselir." İb-râhîm tekrar suâl edip: Ey Rabbim! Seni tesbîh edenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben: "Tesbîhin aslının ne demek olduğunu âlemlerin Rabbi Allah bilir."

 

Hastalandığında şöyle buyurdu:

 

Okunuşu: "Allahümme. Rabbe'n nas. Ezhebi'l be's. İşfi Ente'ş şafi. La şifa e illa şifauke."

 

Anlamı: "İnsanların Rabbi olan Allah'ım! Bu hastalığımı gider. Bana şifa ver Zira şifa veren sadece sensin. Senden başka şifa verecek olan da yoktur."

 

Helâya Girerken ve Çıkarken Okunacak Duâ

 

Helâ, banyo, hamam vb. yerler necaset ve pis kokularin bulundugu mekânlardir. Eskiye nazaran günümüzde temizlik malzemeleri daha çok gelismis olmasina ragmen bu mekânlarin evin diger yerleri kadar temiz tutulmalari mümkün görünmemektedir. En azindan psikolojik açidan yeterince temiz olmadiklari duygusu hep hâkimdir. Ve insanlara psikolojik açidan zarar veren, basta cinler olmak üzere, ser ruhlar bu tür yerlerde daha çok bulunurlar, buralar onlarin hâkimiyet sahasidir. Hatta bazilarinin gidasi necis seylerdir ve pis kokulardan hoslanirlar.

 

Iste bu yerlere girerken zarar görmeden çikabilmek için Efendimiz (s.a.s.) su dualari okur ve ümmetine talim buyururdu:

 

"Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- def'i hâcete girerlerken:

 

"Allah'ım pislikten ve pis şeylerden sana sığınırım, " (35) derlerdi.

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

Helâdan çikarken ise su duayi okurdu:

 

"Benden bana ezâ veren şeyi gideren ve bana yarayacak şeyi bende tutan Allah'a hamd olsun." desin.

 

Her namazdan sonra:

 

Li-îlâfi Kureyş Sûresi sabah ve akşam veya beş vakit namazın akabinde en az onbir kerre okunmağa devam edilirse bi-iznillahi Teâlâ kişinin hayat tehlikesinden emin kalacağını İmam Rabbânî Mektûbat'ında haber veriyor.

 

Hilâli gördükleri zaman Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

 

 

-"Ey Rabbim! Bize bunu bereket ve îmân ile başlat, selâmet ve îmân ile başlat. Ey Hilâl! Benim de senin de Rabbimiz Allah'dır." (49)

 

Yine hilâli gördükleri zaman:

 

"Allah büyüktür, Allah büyüktür, hamd Allah'a mahsustur, Allah'a dayanmaktan başka kudret kuvvet yoktur. Allah'ım! Senden bu ayın hayrından istiyorum, kaderin şerrinden ve mahşer gününün şerrinden sana sığınıyorum. "

 

Hoşlanılan veya Hoşlanılmayan Durumların Zuhurunda

 

"Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e sevdiği bir iş zâhir olunca:

 

"Allah'a hamd olsun ki ancak O'nun ni'metiyle sâlih ameller tamama erer." der,  sevmediği bir işle karşılaşınca da: "Her halde Allah'a hamd ederiz" derlerdi."

 

İftâr Duâsı

 

"Allah'ım senin rızân için oruç tuttum. Sana inandım. Sana güvendim.Senin rızkınla orucumu açıyorum." (20)

 

İstiâze

 

Ebû Hüreyye -radıyallahu anh-ın rivayet eylediğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-buyurmuşlardır ki:

 

"Allah'ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Ateş azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım. " (48)

 

Sa'd bin Ebî Vakkas -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri şöyle istiâze ederlerdi:

 

"Allahım! Cimrilikden sana sığınırım. Korkaklıktan sana sığınırım. Erzel-i ömre bırakılmaktan(49) sana sığınırım, dünyâ fitnesinden: Yani Deccal fitnesinden sana sığınırım, kabir azâbından sana sığınırım. " (50)

 

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-: Ve sizden erzel-i ömre bırakılanlar da vardır"(51) -meâlindeki âyet-i celîle nâzil olduktan sonra Allah'a erzel-i ömürden de sığınmağa başladı.

 

Hazret-i Aişe radıyallahu anha'dan rivâyet olunduğuna göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle istiâze ederlerdi:

 

"Allahım, tenbellikten, bunaklık vâki' olacak derecede ihtiyarlıktan, ihtiyarlık çöküntüsünden, ma'sıyet mahallerinde bulunmakdan, borçluluktan, kabir fitnesinden, kabir azâbından, ateş fitnesinden, ateş azâbından ve zenginlik fitnesinden sana sığınırım. Fakirliğin fitnesinden de sana sığınırım. El-Mesîhu'd-Deccâl'in fitnesinden de Sana sığınırım. Allah'ım hatâlarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz bir elbiseyi temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan temizle. Benimle hatalarımın arasını, maşrıkla mağribin arasını uzak kıldığın gibi uzak kıl.' (52)

 

Buhârî'nin İbn Abbas -radıyallahu anhümadan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle istiâze etmişlerdir:

 

"Ya Rabb! Senin îzzet ve kudretine sığınırım ki, senden başka hiç bir ilâh yoktur. Ve sen ölmezsin. Cin ve insanlar ise ölürler. " (53)

 

Cabir -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

 

Kur'ân'dan: "Ey Habîbim de ki Allah Teâlâ Hazretleri sizin üzerinize Nuh tûfânı ve Kavm-i Lût'a taş yağdırdığı gibi sizin de üzerinize bir azâb göndermeğe kaadirdir." (54) meâlindeki âyet-i celîle nâzil olduğu zaman:

 

"Altınızdan, âl-i Fir'avn'in boğulması ve Karun'un yere geçirilmesi gibi size azâb etmeğe kadirdir" (55) meâlindeki nazm-ı celîlin kırâetinde yine: "Yâ Rabb! Böyle bir azâbdan zât-ı pâk-i ülûhiy-yetine sığınırım!" buyurdu. Yahud "Fırkalar ihti-lâfıyle mukatele ve muharebe zaruretlerine ve biriniz diğerinizin kılıncıyla katlolunmasına kaadirdir' (56) mealindeki nazm-ı celîlin kırâetinde "İşte bu bir dereceye kadar ehvendir, yahud biraz daha kolaydır" buyurdu."

 

Başka bir hadîs-i şerîfde Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri: "Ben Allah Teâlâdan ümmetimden dört şeyin kaldırılmasını istedim. Allah Teâlâ Hazretleri ikisini kaldırdı, ikisini kaldırmadı. Ümmetimi kavm-i Lût gibi semâdan taş yağdırarak ve Karun'a yaptığı gibi yere geçirmekle helâk etmemesi için duâ ettim. Cenâb-ı Hak bu iki duâmı kabul buyurdu.Fakat fırkalar ve hızibler ihtilâfıyle aralarında mukatele ve muharebe ihtilâtının ve yekdiğerinin kılıncıyle katl ve helâk edilmeleri cihetinden de ref' ve izâlesi için duâ ettim, kabul buyurmadı. (58) demişlerdir.

 

Yani insanlar arasında ilâ yevmi'l- kıyam fırkalar ihtilâfıyle veya ecnebi düşmanların tasallutuyle aralarında muharebe ve mukatele eksik olmayacak demekdir.

 

"İblîs yeryüzüne inince Allah'a şöyle dedi;

"Ya Rabbi, beni yeryüzüne indirdin ve koğulmuş birisi yapdın. Öyle ise bana bir ev ver. Allah Teâlâ:

- Hamam, dedi.

- Bana bir de meclis ver, dedikde;

- Çarşılar ve yol kavşakları, dedi.

- Bana içecek ver, dedi.

- Her sekir veren şey, dedi.

- Bana müezzin ver, dedikte:

- Çalgıcılar, dedi.

- Bir de Kur'ân ver, dedikde:

- Şiir, dedi.

- Kitab ver dedikte:

- İnsanların vücudlarına yaptırdıkları dövmelerdir, dedi.

- Bana bir söz ver, dedikde:

- Yalan sözler senin sözlerindir, dedi.

- Bana bir peygamber ver dedikte;

- Kâhinler, dedi.

- Tuzak ver, dedikde:

- Kadınlardır," (59) dedi. "İblis'in köpeğin hortumu gibi bir hortumu vardır. Onu Ademoğlunun kalbine sokar ve durmadan şehvetleri, lezzetleri hatırlatır ve rabbi hakkında şüpheye düşürmek gayretiyle vesvese verir. Kul:

 

Deyince şeytan kalbinden hortumunu çeker." (60)

 

"Ben bir söz biliyorum ki, onu öfkelenmiş bir kimse söylerse öfkesini giderir: Bu söz:

 

"Ey Rabbim! Koğulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım!" (61) sözüdür.

 

"Şöyle de: "Ey Rabbim! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve menîmin şerrinden sana sığınırım. " (62)

 

"Gecenin evvelinde ve gündüzün evvelinde şu duâ ile duâ eden kulu Allah Teâlâ İblîs'den korur:

 

"Sânı yüce, bürhânı büyük, kudreti şiddetli Allah'ın adiyle. Allah ne dilerse o olur. Şeytandan Allah'a sığınırım." (63)

 

"Belânın sizi ezmesinden, şakavetin çukuruna düşmekten, kötü kazaya uğramaktan ve düşmanların şamatasından Allah'a sığının. " (64)

 

Cehennemden Allah'a sığınınız. Kabir azâbından Allah'a sığınınız. Mesîh Deccâl'in fitnesinden Allah'a sığınınız. Hayatın ve ölümün fitnesinden Allah'a sığınınız.'" (65)

 

"Allah'a sığınanların sığınma vâsıtalarının ef-dalini söyleyeyim mi? Felâk ve Nâs sûreleridir." (66)

 

"Şu yaptığım tavsiyeyi işitmene hiç de bir mâni' yokdur: Sabah ve akşama çıktığında de ki:

 

"Ey Hayy u Kayyum olan Rabbim! Rahmetine tevessül ediyorum ve benim her hâlimi ıslâh etmeni istiyorum. Göz açıp yumuncaya kadar da olsa beni kendime (nefsime) bırakma!"

 

İstihâre Namazı Ve Duâsı

 

Buhârî'nin Câbir bin Abdullah radıyallahu anh'-den rivayet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

"Sizden birinize bir iş hakkında tereddüd ve üzüntü çöktüğü zaman farz namazlarından başka olarak iki rek'at namaz kılsın, sonra şöyle desin:

 

'Ey Rabbim! Senin ilmine müracaat ederek hayrı senden istiyorum ve kudretine sığınarak senden kudret istiyorum ve senin büyük fazlından diliyorum; çünkü sen, her şeye kadirsin, ben bir şeye kadir değilim. Sen bilirsin, ben bilmem, Sen gaybleri bilirsin. Ey Rabbim! Senin ezelî ilminde bu iş benim dinim ve hayatım hakkında ve işimin akıbeti hakkında -çabuk veya geç olmasında- hayırlı ise onu bana takdir et ve müyesser kıl. Sonra onun bereketini ver. Eğer bu iş senin ezelî ilminde benim dinim ve hayatım hakkında ve işimin akıbeti hakkında -erken veya geç olmasında- şerli ise onu benden geri çevir, beni de ondan vazgeçir ve benim için nerede olursa olsun yalnızca hayırlı olanı takdîr et, sonra beni ona râzı kıl.' (10) Bunu dedikden sonra hâceti ve işi ne ise onu söyler ve Allah'dan kendisine bir yol göstermesini diler.

 

Bir başka hadîs-i şerîfte:

 

"Bir işin düşüncesi seni alıp kararsız kıldığı zaman Rabbinden hayrını iste, yani istihare et, bunu yedi defa kadar yap, sonra kalbine ağır basana bak, hayır ondadır." buyurulmustur.

 

Kabristan ziyareti esnasında:

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kabristana vardıklarında şöyle derlerdi:

 

"Ey mü'minler topluluğunun yurdu! Biz de size katıacağız. Biz Allah'a aidiz ve biz O'na tekrar dönücüleriz. Siz büyük bir hayra nâil oldunuz, uzun bir şerri geride bırakıp geçdiniz." (

 

Mü'minlere Umûmî ve Gıyabî Duâ

 

"Duanın efdali, kulun: "Ey Rabbim, Muhammed ümmetinin cümlesine umûmî bir rahmet ile rahmet eyle!" demesidir.

 

"Duanın efdali dünyâ ve âhirette Rabbinden afv ve afiyet istemendir. Çünkü bu ikisi dünyâda sana verilir, sonra âhirette de verilirse muhakkak felah bulursun."(1)

 

"Kulun "Ey Rabbim, Ümmet-i Muhammed'in cümlesine umûmî bir rahmetle merhamet et" diye dua etmesinden daha sevimli bir dua yoktur Allah katında" (2)

 

"Beni, bütün mü'minleri ve mü'mineleri mağfiret et ey Rabbim" diyen kimseye her bir mü'minin hasenesinden nasîb verilir." (3)

 

" Kişinin, kardeşine onun gıyabında ettiği dua müstecâbdır. Kulun başucunda vazîfeli melek bekler ve duasına âmin der. Kul kardeşine her bir hayır dua ettiğinde: Âmin, sana da aynısı olsun der." (4)

 

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivâyet olunduğuna göre, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle dua etmişlerdir:

 

"Yâ Rabb! Ben hangi bir mü'mine onu üzecek ve gönlüne ağır gelecek bir söz söylemişsem kıyamet gününde o sözü onun için sana kurbiyyet eyle; yani o sözden müteessir olduğu kadar onu sana yaklaştır. "

 

Namazda Okunacak Duâlardan

 

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-'dan rivâyet olunduğuna göre, Ebû Hüreyre: "Bir gün Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerine:

 

" - Yâ Resûlellah, namazda iftitah tekbîri ile Fâtiha-i şerîfe arasında ne okursunuz?" diye sordu. Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-de

 

- Şöyle derim, buyurdular:

 

"Ya Rabb, benimle hatâlarımın arasını uzaklaştır, maşrıkla mağribin arasını uzaklaştırdığın gibi. Yâ Rabb! Beni hatâlardan temizle, beyaz bir elbisenin kirlerden temizlendiği gibi. Allah'ım! Hatâlarımı su ile, kar ile, dolu ile yıka."

 

Camiye Girerken ve Çıkarken Okunacak Duâ

 

Sizden biriniz mescide girdiği vakit peygambere salât ve selâm etsin. Ve:

 

Ey Rabbim! Bana Rahmetinin kapılarını aç!" desi. (6)

 

Çıkarken de peygambere salât ve selâm etsin ve:

 

Ey Rabbim! Beni şeytandan koru" desin.

 

Namazdan Sonra / Tesbihât

 

Duanin kabule en yakin oldugu zaman dilimlerinin ilk siralarinda, farz namazlarin hemen arkasinda yer alan vakit yer almaktadir. Zira kisi dinin diregi olan namazla günahlarindan arinmis, secdeleriyle Rabbine en yakin yere ulasmis, duygu yüklü bir ruh atmosferine girmis ve henüz günah islemeye firsat bulamamistir. Bu durumu elbette iyi degerlendirmek gerekir. Yapilacak en güzel sey, deger ölçümüz olan duaya sarilmak ve evrensel koroya katilip Rabbimizi tesbih etmektir. Iste ilk dönemlerden günümüze kadar uygulanan namaz tesbihâti, tesbih, hamd, tekbir, salâvat, esma-i hüsna gibi dua ve zikrin degisik sekil ve unsurlarinin yaninda, basli basina bagimsiz bir dua kismini da ihtiva etmesiyle yapilacak bu en güzel isin tanzim edilmis seklidir. Tesbihat genelde bilindigi ve konuyla ilgili mecmualar tertip edildigi için fazla teferruata girmek istemiyoruz.

 

Namazdan Sonra Duâ

 

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- namaz kıldıkları zaman sağ eliyle başlarını meshederler ve:

 

Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah'ın adıyle. Rahman ve Rahîm ancak O'dur. Benden üzüntüyü düşünceyi ve hüznü gider ey Rabbim!" (8) derlerdi.

 

“Kullarını bağışlayan ve onlara cömert olan Allah’tan başka yaratıcı yoktur. Büyük arşın sahibi olan Allah, bütün eksikliklerden uzaktır. Hamd, alemlerin Rabbı olan Allah’adır. Ya Rabbi; senin rahmetini, mağfiretinin büyüklüğünü dilerim. Bütün günahlardan ve kötülüklerden beni koru. Bütün iyiliklere de beni yönelt. Bağışlanmamış günahımı bırakma ya Rabbi! Sıkıntılarımı gider, rızana uygun olan bütün isteklerimi kabul et. Ey merhamet sahibi olan Rabbım!”

 

Ölüm anında sıkıntıdan kurtulmak için okunacak dua

 

Ya Allah, ateşin fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum. Kabrin fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum. Zenginliğin fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum. Deccal'ın fitnesinden ve azabından sana sığınıyorum.

 

Ölü Kabre Konunca Okunacak Duâ

 

"Meyyiti kabrine koydukları zaman:   Allah'ın adiyle ve Allah ile ve Allah yolunda Resûlullah'ın dini üzere, derlerdi." (45)

 

Ölüm Haberi Duyunca

 

"Ölümün kendine hâs bir büyük korkusu vardır. Sizden birinize bir kardeşinin ölüm haberi geldiğinde şöyle desin:

 

"Biz Allah'a aidiz ve tekrar O'na dönücüleriz. Ey Rabbimiz! Onu sâlihlere ilhak et, ve zürriyetine geride kalanlarla beraber halef ol, yani muîn ol, onu ve bizi dîn gününde mağfiret et! Ey Rabbimiz onun ecrinden bizi mahrum etme, onun arkasından bizi fitneye duçar etme!"

 

Rüzgar Esince Okunacak Duâ

 

"Kuzey rüzgârı şiddetlendiği zaman Resûlullah:

 

"Ey Rabbim! Bu rüzgârla göndereceğin şeylerin şerrinden sana sığınırım" derlerdi.

 

Sabah kalkınca,  sabah olunca O şu duayi okurdu:

 

“Allah’im! Ben, sunu ikrar ederek sabahladim: Seni, arsinin hamelelerini, meleklerini ve bütün mahlûkati sahit tutuyorum ki, Sen kendisinden baska ilâh olmayan Allah’sin ve Muhammed Senin kulun ve resûlündür.”(6)

 

Efendimiz, bütün varligi, özellikle Allah’a en yakin olan melekleri ve varliga nezaret eden sekene-i semavati kendisine sahit tutmakta ve Cenâb-i Hakk’a arz edecegi hamdini, onlarin soluklarina katip öyle arz etmektedir. Efendimizin bu tavrindan su anlasiliyor: Büyüklerin kapilari çalinirken, evvela tokmaga dokunacak bir el aranmalidir. O’nun içindir ki Hz. Ömer (r.a.), Medine’de kitlik olunca, Hz. Abbas (r.a.)’i elinden tutup bir tepeye çikarmis, o elleri havaya kaldirarak dua etmis ve söyle yalvarmisti: “Allah’im! Su Sana kalkan eller, Sen’in Habibinin amcasinin elleridir. Bu el hürmetine yagmur ver!” Ve daha el asagiya inmeden yagmur yagmaya baslamisti.”(7) Bu bir Ömer (r.a.) ferasetidir ve dersini, Efendimizin duasina ve yakarislarina meleklerin soluklarini katmasindan almistir.

 

Allah Resûlü’nün sabah yaptigi dualar arasinda su da vardir: “Ey semâvât ve yeri yaratan, gayb ve sahâdet âlemini bilen, celâl ve ikram sahibi Allah’im! Sana su dünya hayatinda bagliligimi ilân ediyor ve Sen’i buna sahit tutuyorum, Sen sahit olarak yetersin.”(8)

 

Bu duada Esma-i Ilahî’den ‘Fâtir’ isminin kullanilmasi anlamlidir. Sanki söyle denilmektedir: “Gökleri ve yeri fitrata göre yaratan, onlari fitrat kanunlarina açik hâle getiren Sensin. Bu fitrat kanunlari içinde, tibbin, fizigin, kimyanin, astrofizigin, astronominin kendilerine göre kanunlari vardir. Sanki her sabah bu kanunlar yenileniyor ve varliga açik hale geliyorlar. Bunlara, bu düzeni ve bu temiz çehreyi veren Sensin!”

 

Sabah Namazına Kalkmak İçin

 

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

'Sizden herhangi biriniz uykuda iken şeytan ense kökünüze üç düğüm atar. Her bir düğümü bağladıkça: "Sen yat yat, daha gece uzundur" diyerek attığı düğümün üzerine eliyle vurur. Eğer bir kimse uykudan uyanır da Allah'ı zikreder, hatırlarsa bu düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa biri daha çözülür, namaz kılarsa birisi daha çözülür ve zinde ve neş'eli olarak ve tertemiz bulunarak, sıklet ve tenbellik gibi şeylerden uzak olarak sabaha çıkmış olur. Böyle yapmayıp da güneş doğuncaya kadar gaflet üzere yatarsa vücûdu habîs ve tenbel olarak sabaha çıkmış olur.' (32)

 

Abdullah bin Mes'ud -radıyallahu anh-dan gelen rivayette ise Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in huzurunda geceden uykuya dalarak tâ güneş doğuncaya kadar uyuyup sabah namazına kalkmayan kimse zikredilse:

 

"O kimsenin kulağına şeytan işemişdir" buyururlardı." (33)

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz:

 

"Muhakkak sabah namazı ile güneş doğması arasında bulunan rızık taksimi zamanını uykuda geçirmek rızkın bir kısmına mani olur," buyurmuşlardır.

 

Salvele

Peygamber -Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem-buyurmuşlardır ki:

 

"Cenâb-ı Hakk'a rızâya ermiş olarak mülâki olmak arzusunda bulunanlar bana çokça salât göndersinler. " (1)

 

"Tahkîkan sizden bana en yakın olan kimse beni çokça salât ve selâmla yâd edenlerdir. " (2)

 

"İhtiyâcı bulunan bir şeyi te'minde zorluğa düşen bir kimse bana çokça salât ve selâm göndersin. Tahkîkan salât ve selâm gam ve kederleri izâle eyler, rızıkları bollaşdırır, ve müşkilleri hall etmek için yegâne bir vesiledir." (3)

 

"Muhakkak ki insanların en ziyâde cimri olanı yanında ismim anılıp da bana salavât ve selâm göndermeyen kimsedir. " (4)

 

"Bir kimse yanında ismim zikrolunur da bana salât ve selâm göndermezse o kimse şakîdir." (5)

 

Bize olan muhabbetinden dolayı: "Allah Teâlâ Muhammed - aleyhi's-salâtü ve's-selâm-ı lâyık olduğu şekilde mükâfatlandırsın." diyen kimse yetmiş kâtibi bin sabah yormuş olur. (6) Yâni bundan hâsıl olacak sevâbı yetmiş kâtib bin gün müddette yazmakla zor bitirirler, demektir.

 

Peygamber -aleyhisselâm-a salât edilinceye kadar her duâ yolda bekler, gitmez, kalır."

 

"Allah'ın ismi zikrolunmaksızın ve bana salavât gönderilmeksizin başlanan bir iş kesilir kalır, batar. Bütün bereketlerden mahrum olur" (7)

 

"Sen onların içinde bulunduğun müddetçe Allah onlara azâb edecek değildir. Onlar istiğfara devâm etdik-leri müddetçe de Allah onlara azâb edici değildir. " (8) Ben gidince onların arasında kıyamete kadar istiğfarı bırakdım." (

 

Sefere Çıkarken Okunacak Duâlar

 

Sefere çıkarken şu beş sûre, evvelinde ve sonunda besmele-i şerîfe ile okunmalıdır: Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felâk ve Nâs sûreleri.

 

Çünkü Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

"Bir sefere çıktığın zaman arkadaşların içinde hâli en güzel ve azığı en bol bir kimse olmak ister misin ey Cübeyr? Öyle ise şu beş sûreyi oku: Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini. Her sûreye besmele ile başla ve besmele ile bitir." (1)

 

Seferde ise şu duâ okunmalıdır:

 

"Rahman, Rahîm Allah'ın adıyla. Ey Rabbim! Senden yardım istiyorum, sana tevekkül ediyorum, benim işimin zorluğunu azalt! Seferimin meşakkatini kolaylaşdır ve beni hayırla rızıklandır. Benden her türlü şerri defet. Sadrıma inşirah ver. İşimi kolaylaşdır, dilimdeki düğümü çöz. Ey Rabbim, kendimi, dinimi, ehlimi, malımı, akrabamı ve seninle benim aramda âhiret ve dünyâya müteallik ne varsa cümlesine seni bırakıyorum ve sana emânet ediyorum. Bizim hepimizi her türlü kötülükten ve üzücü şeylerden muhafaza et! Ey kerem sahibi Rabbim! Beni ve benim berâberimdekileri muhafaza et! Beni ve berâberimdekileri selâmette kıl, beni ve berâberimdekileri menzilimize ulaştır ey Rabbim! Ey Rabbim! Sana tevbe etdim, Sana sarıldım, takvayı bana azık olarak ver, günâhımı mağfiret et, her nereye yönelirsem beni hayra yönelt!" (2)

 

"Sizden biriniz bir sefere çıkmak, yahud bir menzilde konaklamak isteyince, eşyasını koyup, etrafa bir çizgi çektikten sonra:

 

"Rabbim, Allah'dır, O'nun şeriki yoktur!" derse eşyası muhafaza olunur."

 

Seyyidü'l-İstiğfar

 

Şeddad bin Evs -radıyallahu anh-dan rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

 

"Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yapdıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana in'âm ve ihsan etdiğin ni'-metleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim. Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez." (1)

 

Bir kimse bu Seyyidü'l-istiğfâr'ı ihlâs ve yakîn i'ti-kadıyle gündüz okur da o günde akşam olmadan evvel vefat ederse o kimse ehl-i cennettendir. Ve eğer bu duâyı yakîn i'tikâdiyle gece okur da sabah olmazdan evvel vefat ederse yine ehl-i cennettendir." Yani cennete ilk girecekler ile cehennemi görmeksizin ol kimse cennete dâhil olur, demektir.

 

Bu duânın hulâsa-i meali: Ya Rabb, ben cürm ü kusurlarımı i'tirâf eylerim, tevbe ve istiğfar ederim, ni'metlerinin şükründen âcizim, beni afv ü mağfiret eyle, demektir.

 

Sıkıntılı ve Üzüntülü İken Duâ

 

İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma- der ki: Resûl-lah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri üzüntülü ve sıkıntılı halinde şöyle duâ ederlerdi:

 

"El- Azîm, el-Halîm Allah'dan başka bir ilâh yok! Arş-ı Azîm'in sahibi Allah'dan başka ilâh yok! Bütün semâların ve arzın ve çok şerefli Arş'ın sahibi Allah'dan başka ilâh yok!" (19)

 

Yâ Rabb! Bütün âlemlerin ve Arş'ın sahibi ve yegâne hükümrânı Sensin! Başımıza gelen şu sıkıntı ve belâyı izâleye ancak sen kadirsin. Bu sebeble senden istiyoruz. Kâffe-i mahlûkat; yani bütün yaradılmışlar senin kudret elindedir. Bilcümle mahlûkâtın şerrinden bizi muhafaza ile himaye eyle demektir.

 

Bir de Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz, belânın ağır basmasından, yani insana ölümü hayata tercîh ettirecek şekilde gelmesinden, dünyevî ve uhrevî şekâveti mucîb bulunan ve helâke sebeb olan ahvâlden, ve kötü âkıbet, sû-i hatimeye dûçar olmaktan, düşmanlarını sevindirecek bir belâya duçar olup onları kendisine üzüntü verecek şekilde konuşdurmaktan da Allah'a sığınırdı.

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır: "Sizden birinize bir düşünce yahud üzüntü geldiği zaman yedi defa:

 

"Allah! Rabbim Allah'dır! O'na hiç bir şeyi şerîk koşmam ben!" desin. (20)

 

"Kul: "Ey yedi göklerin ve büyük Arş'ın Rabbi olan Rabbim! Beni her üzüntü verici şeyden, dilediğin şekilde ve dilediğin yerden kurtar" derse Allah Teâlâ onun üzüntüsünü giderir. " (21)

 

"Üzüntüye mübtelâ olan kimsenin edeceği duâ şudur:

 

"Rahmetini umuyorum ey Rabbim! Beni göz açıp yu-muncaya kadar da olsa kendime bırakma (nefsime bırakma). Benim her hâlimi düzelt. Senden başka ilâh yoktur. " (23)

 

Ey esirgeyen, bağışlayan, koruyan ve seven Allah’ım. Bütün mahlûkatın kalplerini bana doğru çevir. Ey Cebrail, bütün ruhani, ulvi ve sufli tabakasının Rahman ve Rahim olan Allah’ın hakkı için onlara, işittir ve itaat ettir. Rauf ve Atuf hakkı hürmetine, Melik hakkı hürmetine, arşıálá hakkı hürmetine duamızı kabul et ve bütün yaratılmışların kalplerini bana çevir.

 

-Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse, Allah Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu, kardeşim Yûnus'un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit:

 

"Senden başka ilâh yokdur. Seni tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden oldum." demişti. (25)

 

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-i gam ve sıkıntı basınca şöyle derlerdi:

 

"Kullara karşı Allah bana yeter, mahlûklara karşı Hâlik bana yeter, rızk yeyenlere karşı rızık veren bana yeter. Bana O yeter ki ancak o yeter. Bana Allah yeter, O ne güzel bir vekîldir. Bana Allah yeter, O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül etdim. O yüce Arşın sahibidir." (26)

 

-"Bir belâya dûçar olmuş bir kimseyi görünce -kendi hâline şükrederek-:

Seni mübtelâ kıldığı şeyden beni âfiyetde kılıp, yarattıklarından pek çoğuna beni tafdîl eden Allah'a hamd ederim" derse bu belâ ne olursa olsun bundan afiyette kılınır."

 

Su İçtiğinde Şöyle Buyururdu:

 

Okunuşu: "El-Hamdulilahi'l-lezi ceelel maefuruten bi rahmetihi ve Lem yec'elhu milhen acácen bi zunibina."

 

Anlamı: "İçtiğimiz suyu günahlarımızdan ötürü acı ve tuzlu kılmayıp da tatlı ve güzel kılan Rabbımıza Hamd olsun."

 

Şeytanın hákimiyeti ve kalp hastalıklarına karşı Hz. Ebu Bekir’e öğrettiği dua:

 

Ebu Bekir şöyle de: Allah’ım, ey göğü ve yeri yaratan, görünen ve görünmeyen álemlerin Rabbi, her şeyin sahibi ve yaratıcısı olan Allah’ım. Şehadet ederim ki, senden başka Rab yoktur. Nefsimin şerrinden sana sığınırım. Şeytanın şerrinden ve inkárından sana sığınırım. Ya Rabbi nefsime uyup günah işlemekten veya bir Müslüman’ın günah işlemesine vesile olmaktan sana sığınırım.

 

Peygamberimiz bundan sonra şöyle buyurdu: Sabahladığında, gecelediğinde ve yatağına uzandığında bunu söyle.

 

Şifa Duâları

 

Hazret-i Âişe -radıyallahu anha-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- kendilerine bir hasta getirildiğinde şöyle duâ ederlerdi;

 

"Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın." (8)

 

Yine Âişe -radıyallahu anhâ-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendisine bir hasta için şifâ bulmasına duâ taleb edildiği zaman:

 

Allah'ın adiyle duâya başlarım. Bizim yerimizin toprağı, birimizin tükrüğü ile hastamıza Allah'ın izniyle şifâ verir. " (9)

 

İbn Abbas -radıyallahu anhümâ-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e bir hâtûn müracaat edip:

 

-Ya Resûlellah, ben sar'a illetine dûçar oluyorum. Hem de sar'a hâlinde çılıyorum. Allah Teâlâya duâ ediniz ki, bu illeti benden izâle eylesin, dedi.

 

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kadına hitaben:

 

-Dilersen sabret, bu illet mukabilinde sana cennet verilsin. Dilersen sıhhat ve afiyetin için Allah Teâlâya duâ edeyim, buyurdu.

 

Sonra o hâtûn:

 

-Yâ Resûlallah, böylece sabrederim. Yalnız sar'a hâlinde açılmamam için Allah teâlâ Hazretlerine duâ ediniz, dedi.

 

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de, o halinde açılmaması için duâ buyurdular. (10)

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlardı:

 

"Ağrıyan dişinin üzerine şehâdet parmağını koyup Yâsin-i şerîfin son tarafını nihayete kadar oku, biiznillah teâlâ şifâ bulur." (11)

 

"Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa mesh eyle ve her meshde: "Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah'ın izzetine ve kudretine sığınırım!" de. Biiznillah Teâlâ şifâ bulursun." (12)

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz rahatsızlandıkları zaman onu Cibril tedavi eder ve: "Bismillah. Allah her hastalıkdan seni kurtarır, ve şifâ verir, hased etdiği zaman hasedcinin şerrinden muhafaza eder, her nazarı değenin nazarından seni korur." derdi.

 

Peygamberimiz bir rahatsızlıkları olduğu zaman Muavvizeteyn sûrelerini okur, kendi üzerine üfler ve onu eliyle üzerinden silerdi. Ve şöyle buyururlardı:

 

"Ey Rabbim! Beni kendi devan ile tedavi et, bana kendi şifân ile şifâ ver ve beni kendi fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl ve beni ezalarından uzak tut." (13)

 

"Henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden bir mü'min yedi defa:

 

"Büyük Allah'dan, büyük Arş'ın rabbi Allah'dan sana şifâ vermesini istiyorum!" derse muhakkak afiyet bulur." (

 

Teheccüd namazı için kalkışını şu duâ ile süslerdi:

 

“Allah’im! Sana hamdolsun. Sen semâlari, yeri ve içindekileri ayakta tutan ‘Kayyûm’sun. Sana hamdolsun. Sen semâlarin, yerin ve içindekilerin hakiki sahibi olan Melik’sin. Sana hamdolsun, Sen semâlarin, yerin ve içindekilerin Nûrusun….”(31)

 

Geceleri, giyaplarinda, ashabina dua etmeyi de ihmal etmezdi. Giyabinda baskasi için yapilan dua kisiye günahsiz dille dua etme seklinde nitelendirilmistir. Günah isleyen kimseye giyabinda dua edilirse, o kimse günahsiz bir dille dua etmis olur. Çünkü dua eden, islenen günahtan sorumlu degildir. Ebû Said el-Hudrî (r.a.), “Bir gün, aksamdan sabah fecir doguncaya kadar Resülullah (s.a.s.)’in gece ibadetini gözledim. “Allah’im! Osman b. Affan… Ben ondan raziyim.” diye dua ettigini gördüm,” diyor.(32) Enes b. Malik de geceleri birbirlerine söyle dua ettiklerini söyler: “Allah size iyi kisilerin namazini ihsan etsin. Onlar ki, gece ibadet eder, gündüz oruç tutar ve günah islemezler.”(33)

 

Tevbe ve İstiğfar

 

Hâris bin Süveyd diyor ki:

 

Abdullah ibn Mes'ud -radıyallahu anh- bize biri Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-den, diğeri de kendisinden olmak üzere iki hadîs tahdîs etti. Nebiyy-i Ekrem'den olan hadîs-i şerîfi şöyle rivâyet etti:

 

"Mü'min günâhlarını bir dağ altında oturup da üzerine dağın hemen çöküvereceğinden korkan bir kimse gibi görür. Fâcir ise günâhlarını burnunun üzerine konup uçmuş bir sinek gibi görür."

 

Râvi diyor ki, Ebû Şihâb eliyle burnunun üzerini göstererek bu hadîs-i şerîfi rivayet etti.

 

Sonra Abdullah ibn Mes'ud diyor ki:

 

Muhakkak Allah Teâlâ Hazretleri kulunun tevbe-sinden şöyle bir kimsenin sevincinden daha fazla sevinir ki, bu kimse uzun bir yolculuk esnasında tehlikeli bir yerde konaklar. Üzerine bütün yiyeceğini içeceğini yüklediği bineği de yanındadır. Başını yere koymasıyla şöyle bir uykuya dalar. Uyandığında bineğini kaybolup gitmiş olarak görür. Üzerine sıcak basmış, susuzluğu son haddine varmış, yahud Allah dilediği kadar sıcağı ve onun susuzluğunu artırmış. Sonra o kimse devesini aramak için etrafa çıkmış, aramış, bulamamış, o dereceye gelmiş ki hararetten ve susuzluktan tâkati kesilmiş, ümîdi tükenmiş, böyle bir halde tekrar eski yerine dönerek uyuyakalmış. Sonra uyandığında biraz evvel kaybolan devesini başı ucunda bulur. "İşte bu adam ne derece ferahlanır ise Cenâb-ı Hakk -celle ve âlâ- Hazretleri de bir kulunun tevbesinden dolayı o devesini kaybedip de başı ucunda bulan adamdan ziyâde ferahlanır. Yani râzı olur. Tevbe edenin tevbesini kabul edip onu yüksek derecelere nâil eyler, demektir." (1)

 

Ebû Bekri's-Sıddîk -radıyallahu teâlâ anh-Hazretleri:

 

"-Yâ Resûlellah, namazın âhirinde okumak üzere bana bir duâ ta'lîm buyur, dedikte Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:

 

"Şöyle duâ et:

 

Yâ Rabb, muhakkak ki ben kendime çok zulmettim; yani çok günâh işledim. Günahları ise ancak sen afv ü mağfiret edersin. Hakkıyle gafûr ve rahîm ancak sensin. Beni kendi indinden bir fazl u keremle afv ü mağfiret eyle ve bana lutf u ihsanınla merhâmet eyle. Yani benim istihkakım olmayarak mahza fazl u kereminle cehennemden halâs edip cennet ve cemâline kavuştur." (2)

 

"Gıybetin keffâreti, gıybet etdiğin kimse için istiğfâr etmekliğindir." (3)

 

"Duanın hayırlısı istiğfâr, ibâdetin hayırlısı da" kelime-i tevhîddir." (5)

 

"İstiğfâr, mü'minin sahife-i a'mâlinde nûr gibi parlar." (7)

 

"Günâhdan tevbe eden kimse günâh işlememiş gibi olur. Fakat bir taraftan istiğfar, diğer tarafdan günâhda ısrar eden ise -el-iyâzü billah- Cenâb-ı Hakk ile istihzâ eden kimse gibi olur."

 

"Bir kimse kalbi ve kalıbı ile istiğfâra devam ederse Cenâb-ı Hakk o kimsenin gamlarını ferâha ve sıkıntılarını genişliğe tebdîl ederek hiç ummadığı bir taraftan onu rızıklandırır. (8)

 

"Tevbe ve istiğfâr ile büyük günâhlar afv olunduğu gibi mükerreren irtikâb edilen küçük günâhlar da, büyük günâhlar arasına dâhil olur." (9)

 

"Kalbinde nedâmet olmadığı halde yalnız lisânen edilen istiğfar, yalancılar tevbesidir." (10)

 

"Cenâb-ı Hakk'a tevbe ediniz. Muhakkak ki ben günde yüz defa Cenâb-ı Allah'a tevbe ederim. (11)

 

"Ne mutlu o kimseye ki defter-i a'mâlinde çokça istiğfar bulur."

 

"Ey insanlar! Ölmeden evvel Allah'a tevbe ediniz."

 

Uykudan Önce

 

Uyku ölümün küçük kardesidir.(19) Insan uykuya girerken bu suur içinde girmelidir. Zira bu göz kapayis, onun için dünyaya ait bir son olabilir. Öyle ise yataga gafletle degil, uyanik bir suur ve dikkatle girmelidir.

 

Allah Resulü (s.a.s.) yataga girmeden evvel çogu zaman sunlari okurdu: Bakara sûresinin bas kismi ve son üç âyeti (amenerrasulü)(20), Âyet’el-Kürsî(21), Yâsîn sûresi(22), Secde sûresi(23) ve Mülk sûresi.(24) Ardindan üçer defa olmak üzere Ihlas ve Muavvizeteyn sûrelerini ve bir defa da Kâfirûn sûresini okur(25); sonra da ellerini birlestirerek avucuna üfürür ve ellerini vücudunun ulasabildigi her noktaya sürerdi.(26) Baska dualar da okudugu hadis kitaplarinda rivayet edilmektedir.

 

Yatagina girdikten sonra da 33 defa ‘Sübhanallah’, 33 defa ‘Elhamdülillah’ ve 33 (bir rivayette 34) defa ‘Allahu ekber’ der ardindan da birçok dua okurlardi.(27) Bu dualardan birisi de sudur:

 

Allahım; yüzümü sana çevirdim. Bütün işlerimi sana havale ettim. Bütün varlığımı sana bağladım. Korkularım ve arzularım başkasına değil, ancak sanadır ve sendedir. Sığınışım ve yalvarışım sanadır. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.

 

Uykudan kalkınca, uyanınca, sabah kalkınca  okunacak duâ

 

Uykudan uyandığında şöyle derdi:

 

Okunuşu: "El-hamdulillahi'l Lezi ehyana ba'de ma ematena ve ileyhi'n-nüşur."

 

Anlamı: Bizi öldürdükten sonra yeniden dirilten Allah'a hamd olsun. Şüphesiz dönüş Allah'adır.

İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem, gece teheccüd için kalktığında şöyle derlerdi;

 

"Hamd olsun sana ya Rabb! Sen bütün semâları, arzı ve onlardakileri ayakda tutansın. Hamd sana mahsûsdur ey Rabbim! Sen semâlarda, arzda ve onlarda ne varsa hepsinin nûrusun. Hamd Sana mahsusdur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve onlardakilerin mâlikisin. Ve Sana yine hamd olsun ki, sen Hakk'sın. Senin va'din de hakk, sana kavuşmak da hakk, sözün de hakk, cennet de hakk, ateş de hak, nebîler de hak, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-de hak, kıyamet saati de hak. Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et. Öne alan da sensin, geriye bırakan da sensin. Senden başka ilâh yoktur. Kuvvet ve kudret ancak, Allah'a dayanmakladır. "

 

Yatağından kalktığında şöyle buyururdu:

 

(Okunuşu) "Rebbiğfir ve'r-ham vehdi Li's-sebili'l Akvam."

 

(Anlamı) "Rabbim bağışla, merhamet et ve en doğru yola ilet."

 

Peygamberimiz (-sallallahu aleyhi ve sellem-) uykudan kalkınca şöyle derlerdi;

 

"Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamd olsun. Ölümden sonra dirilmek haşr ü neşr olmak da yine Allah'ın huzurunda olacaktır." (7)

 

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz yine buyurmuşlardır ki:

 

"Sizden biriniz uykudan uyandığı zaman şöyle desin:

 

"Bana ruhumu geri veren, vücûdumu afiyette kılan ve kendisini zikretmeğe müsaade eden, Allah'a hamd olsun." (8)

 

Yine Buhârî'nin Ubâde bin Sâmit-radıyallahu anh-dan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

 

"Kim uyku arasında uyandığında:

 

"Allah'dan başka ilâh yok, yalnız O vardır. Şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Hamd de O'na mahsusdur ve O, her şeye kaadirdir. Allah'a hamdeder, Allah'ı tesbîh ederim. Allah'dan başka ilâh yok ve Allah en büyüktür, Allah'a dayanmaktan başka kuvvet, kudret yokdur." dedikten sonra; "Ey Rabbim beni mağfiret et" der, duâ ederse icâbet olunur; bir de abdest alırsa namazı kabul olunur. " (9)

 

"Kulun uykudan kalkınca söyliyeceği şeylerin en sevimlisi:

 

"Ölüyü dirilten Allah'ı tesbîh ederim ve O her şeye kaadirdir" demesidir. (10)

 

"Kim sabaha çıkınca:

 

"Ne iyinin ne kötünün tecâvüz edemiyeceği Allah'ın tam kelimelerine yarattığı şekil verdiği ve ektiği herşeyin şerrinden sığınırım" derse ins ü cinnin şerrinden muhafaza edilir. Yılan, akreb gibi şeylere sokulsa bile o gün akşama kadar zarar vermez. Akşamleyin bunu söylerse sabaha kadar hıfz u emân-ilâhîde kalır."

 

Uyumak istediğinde şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: "Bi's-mike rabbi vede'tu cenbi. Ve bike erfeuhu. İn esmekte nefsi fe'r-hamha ve in erselteha fe'h fezha bima tehfezu bihi ibadeke's salihin."

 

Anlamı: Rabbim senin isminle vücudumu yatağa bırakıyor ve kaldırıyorum. Şayet uykuda ruhumu alırsan oan merhamet et. Eğer kalkmamı lütfedersen sen beni koru. Salih olan kullarını nasıl koruyorsan.

 

Yatsıdan Sonra Okunacak Duâ Ayetleri

 

Ebû Mes'ûd el-Bedrî-radıyallahu anh-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyurmuşlardır:

 

"Her kim Bakara Sûresi'nin sonundaki iki âyet-i celîleyi (Âmene'r-Rasûlü) her gece okursa ona kifâyet eder." (24)

 

Yatarken Okunacak Duâlar

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

"Uyku için yatağa yatarken evvelâ Fatiha, sonra İhlâs-ı şerîf okursan ölümden başka her şeyden emîn olursun." (25)

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Yatağına girdiğin zaman şöyle de:

 

"Allah'ın her biri noksansız ve tam bulunan kelimelerine O'nun gadabından, îkabından, kullarının şerrinden, şeytanların hücûmlarından ve benim yanıma gelmelerinden sığınırım." Böyle söylersen hiçbir şey sana zarar veremez ve zarar verilmemeğe lâyık olursun." (26)

 

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- yine buyurmuşlardır ki: "Yatağına girdiğin zaman Kâfirûn Sûresini oku. Çünkü bu sûre, şirkten berâettir."

 

Uykusu olmayan ve uyuyamamaktan dolayı muztarib olan kimse abdestli olarak yatağa yatarken:

 

Muavvizeteyn sûrelerini okuyup yatmalıdır.

 

Buhâri'nin Berâ bin Âzib -radıyallahu anh-dan rivâyet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

 

"Yatağa varmak istediğinde namaz için aldığın gibi bir abdest al, sonra sağ tarafın üzerine yat, sonra şöyle de;

 

"Ey Rabbim bütün varlığımı sana teslîm ettim, işimin tasarrufunu sana havale ettim, yönelişim sanadır, korkum da ancak sendendir, senin azâbından kaçıp sığınılacak ancak yine senin rahmetindir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin resulüne îmân etdim ey Rabbim!" demektir. Bunları söyler de uyur, o gecede ölür isen fıtrat üzere ölmüş olursun. Uyumadan evvel bunlar son sözlerin olsun."

 

Yine Buhârî'nin Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivayet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

"Sizden herhangi biriniz yatağına vardığı vakit libasının içine elini koyarak yatağının üzerini silkelesin, yani temizlesin çünkü o vakte kadar ne olduğunu bilmez; yani yatağında akrep ve sâir gibi ezâ verici şeyler bulunmuş olabilir. Sonra yatağına girince şöyle desin:

 

"Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle." (28)

 

Yine Buhârî'nin Hüzeyfe -radıyallahu anh- dan rivâyet etdiğine göre, Hüzeyfe şöyle demiştir: "Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yatağına vardığında şöyle derlerdi;

 

"Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim ya Allah!"' (29)

 

İbn-i Abbâs -radıyallahu ahn-dan mervîdir ki: Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

 

"Eğer bir kimse kendi haremine yaklaşırken besmeleden sonra,

 

'Ya Rab beni şeytandan uzaklaşdır, şeytanı da bize in'âm ve ihsân buyurduğun şeyden uzaklaşdır" demiş olsa, sonra o zevceyn arasında evlâd takdîr olunursa o çocuğa ebediyyen şeytan zarar veremez. " (30)

 

Yemekten Sonra Yapılacak Duâ

 

Ebû Ümâme -radıyallahu anh-den mervîdir ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz yemekten sonra şöylece duâ etmişlerdir:

 

"Yâ Rabb! Sana, pek çok, ve riyâ gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbûl olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere, ve hiç bir sûretde kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmağa devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıya-cağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiye-ceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz. Sen bizim Rab-bimizsin; yani ni'metin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın."

 

Yine Ebû Ümâme -radıyallahu anh-den rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir:

 

"Sana hamd ederiz ey Rabbimiz! ni'metinden müs-tağnî değiliz. Her dâim senin in'âm ve itâmına; yani bize ni'met verip yedirmene muhtacız. Bu taâm da veda' taâmımız olmayıp daha çok hayırlı ömürler ihsan ile, nankörlük edilmeyen, dâima şükür edilen ni'met ver ey Rabbimiz, yani sana dâima şükredeceğiz."

 

Bir defasında da şöyle demişlerdir:

 

"Yâ Rabb! Sana hamd ederiz. Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun ni'metlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir. Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz. Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir."

 

"Allah Teâlâ Hazretlerine hamdederiz. Bize kifâyet edecek derecede yemek ve sâir nimetlerini ihsan buyurdu. Yedirdi ve kanasıya içirdi. Allah Teâlâ Hazretlerinin azamet ve ulûhiyyetinin hakkı tamamiyla îfâsı kabil değildir. Ve Allah Teâlâ Hazretlerinin sayılmayacak kadar çok nimetleri hiç bir suretle inkâr edilemez."

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yine buyurmuşlardır ki:

 

"Sizden herhangi biriniz yemek yediğiniz zaman:

 

"Ey Rabbimiz! Bunu bize mübârek ve bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir" desin.

 

Bir şey içtiği vakit de:

 

"Ey Rabbimiz! Bize bunu mübarek ve bereketli kıl ve bundan bize ziyâdece ver" desin ve

 

"Sütten başka hiç bir şey hem yemek, hem içecek yerine geçmez." buyuruldu.

 

Yine Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz buyurmuşlardır ki:

"Bir yemek yediğin ve bir içecek içtiğin zaman:

 

"Allah'ın ismiyle ve Allah ile. O ki, ism-i Celâl'i sayesinde ne yerde, ne de gökte hiç bir şey zarar veremez. Ya Hayy, ya Kayyûm!" dersen, o yediğin yahud içdiğinden sana hiç bir hastalık gelmez. İçinde zehir bile olsa."

 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz yemekten sonra şöyle de duâ ederlerdi;

 

"Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bizi doğru yola ulaşdırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesilelerle imtihan eden Allah'a hamdederiz. Yâ Rabb sana hamdediyoruz, ve bu hamdimizi kâfi görmüyoruz; îfâ edilmiş saymıyoruz ve nankörlük etmiyoruz, ni'metlerinin hiç birinden müstağnî değiliz. Bize yemekten yediren, sudan içiren, çıplak iken giydiren, dalâlette iken hidâyet veren, görmezken gösteren ve bizi yarattıklarının pek çoğuna üstün kılan Allah'a hamd ederiz, çünkü hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsusdur." (1)

 

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- su içtikleri zaman:

 

"Bize tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamdederiz."

 

Yemek Duasi

 

Yemek duasi üç kelime ile özetlenebilir: Zikir, fikir, sükür. Yani yemek yemege baslamadan “bismillah” der; yemek esnasinda kendisine bu nimetleri veren Rezzak-i Kerimin nimet ve fazlini tefekkür eder, yemekten sonra da su duayi okur:

 

“Bizi nimetleriyle yediren, içiren ve bizi Müslüman kilan Allah’a hamd olsun.”(10)

 

Yemek yediğinde şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: "El-Hamdulilahi'l-lezi etemena ve eşbana. Ve sekana ve ervana ve ceelana müslümine."

 

Anlamı: "Bizi yedirip doyuran, su verip suya kandıran ve Müslüman kılan Rabbimize hamd ederiz."

 

Yola Çikarken

 

Ne kadar konforlu olursa olsun, her yolculuk beraberinde bazi sikintilar tasimaktadir. Her ayrilik acidir, ister evdeki kediden olsun ister canandan… Ayrica yolculuklar sürprizlere gebedir, yabanci diyarlarda ne ile karsilasacagimizi bilemeyiz, gidip dönmemek de var… Geride kalanlar için de ayrilik her zaman acidir. Hele yolculuga çikan evin reisi baba veya temel diregi anne ya da evin cigerpareleri evlatlar ise… Bu ve benzeri durumlardan ötürü her yolculuk bir dua vaktidir. Onun için Efendimiz (s.a.s.) yola çikmadan dua ettigi gibi, yolculuk boyunca veya oraya vardiktan sonra ya da nahos bir durumla karsilasinca, hatta bir yükseklige çiktiginda veya indiginde çesitli dualar etmistir. Biz sadece yolculuga çikmadan yaptigi dualardan birini kaydetmek istiyoruz: “Üç defa ‘elhamdülillah’, üç defa ‘Allahu ekber’ der sonra su dua ayetini okur:

 

“Bu (vasitayi) bizim hizmetimize veren Allah’in sani yücedir, yoksa biz buna takat getiremez, güç yetiremezdik. Biz elbette Rabbimize dönmekteyiz.” (Zuhruf, 43/13–14)

 

“Allah’in adiyla. Allah’im! Yolculukta arkadas, ailede vekil Sensin. Allah’im! Bu seferimizde Senden birr u takva ve razi oldugun ameller istiyoruz. Allah’im! Bu yolculugun uzakligini bize yaklastir ve onu kolaylastir.”(16)

 

Zor bir işe kalkıştığında şöyle buyururdu:

 

Okunuşu: "Allahümme la sehle illa ma cealtehu sehlen. Ve ente tec'elü'l hezne in şi'te sehlen."

 

Anlamı: Allah'ım her işi ancak sen kolay kılarsın. Rabbim sen dilersen sıkıntıyı kolaya çevirirsin."

 

 

 

 

Peygamberimizin Duâlarından Örnekler

 

Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan ri­vâyete göre Peygamber Efendimiz'in duâlarından bi­ri şu duâ idi:

 

"Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, ku­lağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üs­tümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır.” (1)

 

Mugîre bin Şu'be'den rivayet olunduğuna göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-in dualarından biri de şu idi:

 

"Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O’nun şerîki yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'nundur. O her şe­ye kaadirdir. Allah'ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahi­bi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez. Ya­ni servetine güvenerek sana âsî olanları o servetleri kurtaramaz." (2)

 

Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan ri­vâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-e bazı kimseler gelip:

 

-İnsanlar; yâni Ebû Süfyân ve arkadaşları sizin­le muharebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek dere­cede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız diye kor­kutmak istediklerinde, bu söz mü'minlerin yakîn îmânlarını ve cesaretlerini artırıp, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de:

 

"Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!" buyurdu. Mü'minler de böyle söylediler." (3)

 

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyete gö­re: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in çok kere duâsı:

 

"Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru," meâlindeki duâ idi. (4)

 

Ebû Musâ el-Eş'ârîden rivâyete göre Resûl-i Ek­rem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle duâ ederlerdi:

 

"Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah'ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!” (5)

 

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır;

 

"Ey, Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölü­mü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir. Ey Rabbim! Gizlide ve açıkda senden haşyetini istiyorum. Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikte de i'tidâlden ayırmamanı istiyorum. Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îmân zîynetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl.” (7)

 

"Ey Ebû Bekr'in kızı! Sana diğer duâları da için­de toplayan duâları söyleyeyim mi? Şöyle duâ et:

 

"Ey Rabbim! Senden bildiğim ve bilmediğim hayrın hem çabuk, hem geç olanını istiyorum. Ey Rabbim Re­sûlünün senden istediğini istiyorum, Resûlünün sana sı­ğındığı şeyden ben de sana sığınıyorum. Allah'ım benim için kaza ettiğin şeyin âkibetini doğru yola ulaştır.” (8)

 

"Sana bir kısım sözler öğreteyim mi ki, Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğ­retir, sonra ebediyyen unutturmaz. De ki:

 

"Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaa­fımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm'ı rızâmın en son noktası kıl. Ey Rabbim, ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelîlim beni azîz kıl. Ben sana muhtacım, beni rızıklandır.” (9)

 

"Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.” (10)

 

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- duâasında: "Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl.” (11)

 

Ekseri duâları:

 

"Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl." İdi..

 

 

 

Sonuç

 

Bu kısımda Peygamber Efendimiz (s.a.s.) in günün her saatine yayılan ve bazen sayıları yüzleri aşan tövbe ve istiğfarlarından söz etmek istiyoruz. Bilindigi gibi -eğer varsa- O’nun gelmiş geçmiş bütün günahları affedilmişti (Fetih, 48/2). Buna ragmen gün içinde sık sık tövbe istiğfar eder ve “Allah’ım! Bana mağfiret ve merhamet et, şüphesiz Sen merhametlilerin en merhametlisisin” derdi. Konuyla ilgili bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: “Gerçek şu ki, bazen kalbime bulanıklık çöküyor. Ve süphesiz ki ben, Allah’a günde yüz defa istiğfar ederim.”(34) Bu hadis-i şerif şu şekilde yorumlanmıştır:

1. Efendimiz (s.a.s.) manevî derecelerinde devamlı yükselmekteydi; bir makamdan daha üst makamlara yükseldikçe, evvelki makamdan ötürü istiğfar ederdi.

2. Kul ubudiyet makamlarından hangisinde bulunursa bulunsun, onun bu hali, Allah’in kibriya ve celaliyle karşılaştırıldığında yeterli degildir. İşte Cenab-i Hakk’in Efendimize hitaben “Bil ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur ve hem kendi günahların hem de mümin erkek ve mümin kadınların günahları için istiğfar et!” (Muhammed, 47/19) buyurmasındaki sır da budur. Zira Efendimizin makamlari ne kadar yüksek olsa da, kendisine devamlı olarak daha yüksek makamlar gösterilmekte ve O, önceki makamların Allah’a karşı lâyık bir kulluk makamı olmadığını anlayarak devamlı istiğfar etmekteydi.

Efendimizin bu durumu bizleri tevbe ve istiğfara teşvik etmenin yanında O’nun müstesna konumuna uygun bir şekilde yorumlanması gerekir.

 

 

İsmi Azam duası:

 

Allah'tan başka ilah yoktur. Ancak, güç ve kudret olan O'dur. O'ndan başka ilah yoktur. Ancak bütün kullarının hallerine vakıf olan ve kusurlarını örtbas edendir. Allah'tan başka ilah yoktur. Gece ile gündüzü halk eden O'dur. Allah'tan başka ilah yoktur. Tektir, ortağı yoktur, tektir ve birdir. Biz O'na hamdü sena ederiz. Allah'tan başka ilah yoktur. Ancak O vardır; tektir ve ortağı yoktur. Tek bir ilahtır. Bizler O'na şükrederiz. Allah'tan başka ilah yoktur. Allah tektir, ortağı yoktur, Muhammed O'nun Resulü'dür. Diri ve hep var olan O'dur.

 

Allah'ın rahmeti yaratılmışların en hayırlısı olan Muhammed'in Al ve Ashabının ve hepsinin üzerine olsun. Şahadet ederim ki hem Rabbimiz hem de yaratıcımızsın.

 

Allahım, bana mağfiret eyle, ey Allah, ey Allah, ey Allah. Rahmetinle beni yarlıga. Zira, sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.

 

 

Ebul Vefa Hz.’nin duası

 

Ya Allah!

 

Dünya ve ahirette karşılaşacağım her bir korku için  ’lailaheillallah’ı,

 

Her keder ve üzüntü için ’maşa’allah’ı,

 

Her bir nimet için ’elhamdülillah’ı,

 

Hayret verici her şey için ’sübhanallah’ı,

 

Her bir günah için ’estağfirullah’ı,

 

Her darlık için ’hasbiyallah’ı,

 

Her musibet için ’inna lillahi ve inna ileyhi raciun’u,

 

Her bir kaza ve kader için ’tevekkeltu alellah’ı

 

Her bir itaat ve isyan hareketi için ’la havle vela guvvete illa billahil aliyyul aziim’i, hazırladım.

 

Ey Rabbim! Bize arttır da eksiltme, bizi şereflendir de hor ve hakir kılma, bize ver de mahrum bırakma, bizi seç de üzerimize ihtiyar etme.

 

Bizden razı oluver bizden kabul eyle. Ey Kerem sahibi! Ey esirgeyenlerin en merhametlisi! Duamı kabul eyle.

 

Hamd alemlerin Rabbı’na mahsustur.

 

 

Hangi dualar ne zaman kaç defa

 

Soru   :  Hangi duaların ne zaman kaç defa okunacağını maddeler halinde yazarsanız, kesip onları sırası ile okurum.

 

Cevap :  Evden çıkarken (Bismillah, tevekkeltü alellah, la havle vela kuvvete illa billah) dedikten sonra Âyet-el-kürsi oku! Evine girerken Âyet-el-kürsi ve İhlas suresini oku ve evdekilere selam ver! Her gün sabah ve akşam namazını kılıp duadan sonra şunları oku!

 

1- Haşr suresinin son kısmı.

 

2- 7 defa (Allahümme ecirni minennar)

 

3- 7 defa (Hasbiyallahü la ilahe illa hü aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arşil-azim)

 

4- 10 defa (La ilahe illallahü vahdehü la-şerike-leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yühyi ve yümit ve hüve ala külli şeyin kâdir)

 

5- 11 defa İhlas suresi.

 

6- 1 defa Felak ve Nas sureleri.

 

7- 67 defa istiğfar [Üçünü selamdan sonra okumuştun. Hepsi 70 eder.] En sonunda sübhane rabbike... âyetini oku! 5. 6. 7. maddeleri her namazdan sonra okumak çok faziletlidir.]

 

8- 100 defa (Sübhanallahi ve bi-hamdihi)

 

9- 25 defa (Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüverrahmanürrahim el-hayy-ül-kayyumüllezi la-yemutü ve etubü ileyh Rabbigfir li)

 

10- 1 defa (Allahümme ma esbaha bi min nimetin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, la şerike leke, fe lekel hamdü ve lekeşşükür) [Akşam (esbaha) yerine (emsa) denir.]

 

Günün müsait bir vaktinde her gün aşağıdakileri oku!

 

11- 3 defa (Bismillahillezi, la-yedurru maasmihi şeyün fil ardı vela fissema ve hüvessemiulalim)

 

12- 3 defa (Allahümme inni euzü bike min en üşrike bike şeyen ve ene âlemü ve estağfirüke li-ma la âlemü inneke, ente allamülguyub)

 

13- 25 defa (Allahümme barik li fil-mevt ve fi ma badelmevt)

 

14- 25 defa (Allahümmağfirli ve li-valideyye ve li-üstaziyye ve lil müminine vel müminat vel müslimine vel müslimat el ahya-i minhüm vel emvat bi-rahmetike ya erhamerrahimin)

 

15- Önce 100 defa (Salevat-ı şerife) sonra 500 defa (La havle vela kuvvete illa billah) ve tekrar yüz defa (Salevat-ı şerife)

 

16- En az 100 defa (La ilahe illallah) ve (Estağfirullah)

 

17- Kırk defa (La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez-zalimin)

 

18- Her gece Amenerresulü, Yasin ve Tebareke sureleri.

 

 


 
 
  Bugün 85 ziyaretçi (93 klik) kişi burdaydı!


˜*•. ˜*•.•*˜ .•*˜
˜*•. ˜”*°•.˜”*°•.•°*”˜.•°*”˜ .•*˜
˜”*°•. NurettinTorun.TR.gg .•°*”˜
.•*˜ .•°*”˜.•°*”˜”*°•.˜”*°•. ˜*•.
.•*˜ .•*˜*•. ˜*•.
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol