Sigarayı bırakmak
Bir tanıdığı Mark Twain'e sorar;
- Sigarayı bırakmak istiyorum, zorlanır mıyım?
- Tam aksi, çok kolay. Ben şimdiye kadar 47 defa bıraktım.
Maliyeci
Adamın biri, dünyada büyük iyilikler yapmış. Fakirlere yardım etmiş, kimsesiz çocukların okumasına yardımcı olmuş, çevresindeki herkese iyi davranmış, ibadetini yapmış, yol, okul, çeşme yaptırmış. Öbür dünyaya gidince de cennette güzel bir villa vermişler. Son derece mutlu olmuş.
Bir sabah uyandığında, hemen yanı başında, kendisininkinden daha görkemli büyük bir villa görmüş. Dikkatle baktığında, bir ayının uzanmış vaziyette, armut yediğini fark etmiş.
Merak etmiş ve yanına gidip, dünyada ne gibi iyilik yapıp da böylesine ödüllendirildiğini sormuş. O da armudunu ısırdıktan sonra;
- Doğrusunu söylemek gerekirse, ne gibi iyilik yaptığımı hatırlamıyorum ama bir defasında, ormandan geçen bir adamı yemiştim. O da Maliyeci miymiş neymiş!..
Hayat, çay ve şeker
Hayat dediğin 1 çay,
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın,
Oysa ki;
Hayatın seni erittiğini, çay bitince anlarsın!..
Benzerlik
Çok güzel bir kadınla, elektrik kablosu arasında ne benzerlik vardır?
- İkisinin de çıplağı tehlikelidir.
En kısa vasiyetname
Carl Tausch'un vasiyeti şöyle idi: "Her şey karıma..."
Arı
Hergelenin birini, çayırda işerken, münasebetsiz bir yerinden arı sokmuş. Adam doğru doktora gitmiş ve "Doktor Bey" demiş, "Lütfen acısını dindir ama şişini indirme."
Dinlemek ve konuşmak üzerine
İki araba yolda ilerliyorlardı. Birinin içinde bir adam diğerinde bir kadın vardı. Tam yan yana geldiklerinde adam camı açıp kadına "İnek!!! İnek!.." diye bağırdı ve konuşmasına devam edecekken kadın buna fırsat vermeden, camı açıp adama "Hayvan!" diye cevap verdi ve arabalar yollarına devam ettiler. Birkaç saniye sonra kadın tam virajı dönmüştü ki yolun ortasında duran kocaman bir ineğe çarptı...
Bu kıssadan çıkarılacak sonuç : Kadınlar dinlemeyi, erkekler de konuşmayı öğrenmeliler...
Meslek ispatı
İki adam vapurda tanışırlar. Muhabbet ne iş yaptıklarına gelir. Birisi "Ben hırsızım" der, öbürü "Ben de inbeyim" der.
İnbe olan "N'oolur bana nasıl hırsızlık yaptığını gösteer" diye tutturur... Hırsız olan "Ama sen de bana nasıl inbelik yaptığını gösterecen" der. İnbe "Tamam" der.
Hırsız "Beni iyi izle" deyip, kaşla göz arasında, vapurda ayakta duran heybetli bir ağır abinin arka cebindeki cüzdanı çaktırmadan çeker alır.ve "Hadi bakalım sessiz bir yere gidelim de sende bana inbeliği nasıl icra ettiğini göster" der
İnbe "Gerek yok burada da gösterebilirim" diyerek, ağır abinin omzuna vurur ve "Bu adam senin cüzdanını çaldı" der...
Kötü haber
Memurun biri merdivenlerden düşmüş, iki gün komada kalmış, gözünü açınca "Geçmiş olsun" demiş doktoru."Size bir kötü bir de iyi haberim var... Birincisi artık ömür boyu çalışamayacaksınız." "Peki" demiş memur, "Kötü haber ne?"
Baba ve kızı
Adam kızına "En geç saat 11'de evde olacaksın" demiş, "Ama Babaaa... Artık çocuk değilim ki" diye cevap vermiş kızı... "İyi ya..." demiş babası, "O yüzden söylüyoruz işte!.."
Stalin’in piposu
Gürcü delegeler Stalin’i çalışma odasında ziyaret eder. Görüşme bitip delegeler odadan çıkarken Stalin piposunu aramaya başlar. Kağıtların altına, masaya bakar bulamaz. Bunun üzerine siyasi polis şefi Lavrenti Beria’yı çağırır: “Gürcüleri koridorda yakalayıp bak bakalım. Pipomu onlardan biri mi almış?” Beria koşarak çıkar. Bir süre sonra Stalin piposunu masanın altında bulur. “Beria, gel buldum pipoyu gerek kalmadı.” Beria cevap verir: “Biraz geç kaldınız efendim. Delegelerin yarısı piponuzu aldığını itiraf etti. Geri kalanı da sorgulama sırasında öldü!”
Deniz Tutması
Adam sevgilisi ile Karayipler'de gemi gezisine çıkmadan önce doktoruna uğrayıp "Beni deniz çok tutuyor" demiş, "Geziye çıkmadan önce ne tavsiye edersiniz?.."
"Gemi limandan ayrılmadan önce 6 kilo közlenmiş domates ye.." demiş doktor.
"6 kilo domates?.. Deniz tutmasını önler mi o?.."
"Hayır,önlemez" demiş doktor, "Ama domatesin kırmızısı köpük köpük mavi dalgaların üzerinde çok hoş bir görünüm verebilir..!"
İçki içenle içmeyen
İki sarhoş mezarlığın duvarına yaslanmış içiyorlarmış. Birden karşıdan bir cenaze görünmüş. Defnedileceği sırada sarhoşlardan biri merak ediyor "Bu adam niye öldü?" diye koşarak gidiyor, yanaşıyor ve "Nesi vardı, neden öldü?" diye soruyor.
"Bu adam hep içerdi hep sarhoş gezerdi ayyaşın biriydi" diyorlar. Bizimki arkadaşının yanına dönüyor "O da bizim gibi çok içiyormuş" diyor.
Biraz duraksıyorlar. Biraz sonra başka bir cenaze geliyor. Sarhoş yine merak edip cenazenin yanına gidiyor neden öldüğünü soruyor.
"Takdiri ilahi, hiç içki içmez, sigara bilmez bir adamdı."
Bizim sarhoş koşa koşa arkadaşının yanına gidiyor:
"İçelim güzelleşelim boş ver dostum. İçenle içmeyenin arasında sadece 5 dakika fark var."
Hatalar
Eğer bir berber bir hata yaparsa, bu yeni bir tarzdır...
Eğer bir şoför bir hata yaparsa, bu bir kazadır...
Eğer bir doktor bir hata yaparsa, bu bir müdahaledir...
Eğer bir mühendis bir hata yaparsa, bu yeni bir atılımdır...
Eğer ebeveynler bir hata yaparsa, bu yeni bir kuşaktır...
Eğer bir politikacı bir hata yaparsa, bu yeni bir hukuk kuralıdır...
Eğer bir bilim adamı bir hata yaparsa, bu yeni bir keşiftir...
Eğer bir terzi bir hata yaparsa, bu yeni bir modadır...
Eğer bir öğretmen bir hata yaparsa, bu yeni bir teoridir...
Eğer bir patron bir hata yaparsa, bu bizim hatamızdır...
Eğer bir personel bir hata yaparsa, bu bir "HATA"dır...
Potansiyel müşteri
Kırmızı ışıkta durduğum anda, yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve tek tekerlek üzerinde geçti. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: "Gördün mü bizim müşterileri... Hey maşallah!" dedi.
Uzun sakal
Sakallarınızın çok uzadığını, tıraş olup kendinize bir çeki düzen vermeniz gerektiğini nasıl anlarsınız?..
Bir ödeme yapmak için bankaya gittiğinizde bütün personel ellerini kaldırıp "Ateş etme" diye ayağa fırlıyorsa.. Bakkala gittiniz, bakkal sizi görür görmez en ucuz şişe şarabı eski bir gazeteye sarıp bankonun üzerine bırakıyorsa..
Parka gidip dinlenmek için bir banka oturur oturmaz yanınıza bir polis gelip "Burda uyuyamazsın..!" diye sizi azarlıyorsa..
Akp
“Akp geldiğinde elimizde özgürlük, laiklik, cumhuriyet vardı. Bize, kömür verdiler, aşevinde yemek verdiler, gözümüzü kapayarak tekrar oy atmamızı istediler. Gözümüzü açtığımızda ise, bizim başımızda türban, yüzümüzde sakal, onların elinde ise para, iktidar vardı.”
Bizim karı
Şehirde büyümüş delikanlı köyün birine gidip avlanmak istemiş, köylü ona tüfeğini verirken “Aman dikkat et” demiş, “Çiftlik hayvanlarına ateş etme!”
Delikanlı tüfeği alıp ağaçların arasında yürürken bir keçiye rastlamış ve onu vurmuş, ancak hayvanlar hakkında herhangi bir bilgisi olmadığı için köylüye koşup vurduğu hayvanı tarif etmiş, “Kapkara bir şey” diye başlamış tarife, “Sarkık 2 memesi var, sakalı var sakalı... Leş gibi de kokuyor...”
“Kahretsin!” demiş köylü, “Ulan sen bizim karıyı vurmuş olmayasın?”.
Sinir etmek
Evin hanımı göz yaşları içinde hizmetçisine koşup, “Kocam sekreteriyle beni aldatıyor” demiş. “İnanmıyorum” diye haykırmış hizmetçi, “Sırf beni kıskandırıp sinir etmek için söylüyorsunuz.”
Nokta ve virgül
Tüm derslerden başarılı olan ancak kompozisyon dersinden bir türlü iyi not alamayan öğrenci, dayanamayıp hocasına sormuş:
- Hocam, ben çok iyi kompozisyon yazıyorum. Ne yazdığımı, sınav sonrası arkadaşlara anlattığımda, onlar da çok beğeniyorlar. Ancak, nedense sizden iyi bir not alamıyorum.
- Evladım senin noktalama işaretlerinde eksiğin var. İyi bir kompozisyon yazabilmek için, noktayı ve virgülü ya da ünlem işaretini nereye koyacağını çok iyi bilmen gerekiyor.
Öğrenci teşekkür edip, hocasının yanından ayrılmış. Artık nerede eksiğinin olduğunu çok iyi biliyormuş.
İki hafta sonra, kompozisyon sınavında, verilen konuyu, önceden olduğu gibi dikkatli bir şekilde yazmaya başlamış.
Bittikten sonra, kağıdın altına 20 tane nokta, 30 tane virgül, 10 tane ünlem işareti, 5 tane noktalı virgül, 5 tane tırnak işareti, 5 tane de parantez işareti koymuş ve altına da şunu yazmış;
"HERKES YERİNE MARŞ MARŞ..."
Akıllı heyvan
Köylünün biri harmanda dönen atın boynuna zil takar ve diğer işlerine bakarmış. Zil sesi gelmeyince atın durduğunu anlar ve gelip ata “deh” der, at bunun üzerine harmanda yine düveni döndürürmüş.
Bir gün köye kaymakam gelmiş. Bu durumu görüp köylüyü tebrik etmiş. Yalnız kaymakam bir şeyi merak edip köylüye sormuş: “Peki, bu at durup da sadece kafasını sallarsa ne yapacaksın?”
Bunun üzerine köylü lafı yapıştırmış: “Beğim beğim! Nerde sizin gibi akıllı heyvanlar!”
Bebekler nereden geliyor
Çocuk bahçesinde oynuyorlardı. Küçük Nursel "Bebekler dünyaya nasıl gelir?" sorusunu ortaya attı. Zengin çocuğu olduğu renk renk dantelli giysilerinden anlaşılan Nazlı;
"Annem, kardeşlerimi gül bahçemizde bulmuş" dedi.
Giyimi ondan aşağı kalmayan Oya;
"Kardeşlerimi leylek getiriyor" dedi, "Annem öyle söyledi."
Yoksul giyimli Ayşe;
"Biz yoksuluz" dedi, "Bebekleri annem kendisi yapar!"
Erkekler
Erkekler her şeyi o kadar "erkeklik meselesi" yaparlar ki, tavlada yenilseler, kendilerini yatakta başarısızlığa uğramış gibi hissederler.
Erkekler zaman konusunda o kadar bencildirler ki, kendi işleri varsa zamanın önemi yoktur, seni bekliyorlarsa zaman kıymetlidir.
Evet veya hayır
Hava Yolları’nda yemek servisi zamanı. Hostes en öndeki adama kibarca gülümseyerek sordu: “Yemek ister misiniz efendim?” Kendini lokantada zanneden yolcu servis masasına baktı: “Seçeneklerim neler?” Hostes yine kibarca gülümseyerek seçenekleri sundu: “Evet veya hayır.”
Derler
Sandalcının birinin namı bütün İstanbul'a "Çapkın" diye yayılmış..
Eeee!.. Rivayet oymuş ki sandalına binen hiçbir kadın elinden kurtulamıyormuş.. Bunu duyan zamanın biraz da feministi, dişli bir kadın, "Olur mu canım öyle şey. Ben bindiğim gibi inerim" demiş. Gitmiş, bulmuş sandala binmiş. "Çek Göksu'ya" demiş. Çekmeye başlamış sandalcı, kürekleri.. Kadın da sandalcıyı incelemeye almış tabii..
Sandalcı kadına hiç bakmadan kürek çekerken, kendi kendine de mırıldanıyormuş..
"Derler, derler, derler!.."
Bir, üç, beş.. Kadın dayanamamış..
"Ne derler be adam?.. Ne derler?.."
Sandalcı kadına bakmış, bıyığını burmuş ve gülmüş..
"Valla güzelim, sen bu kayığa bindin ya!.. Vermesen de, verdi derler!.."
Referans
Genç adam, işe girebilmek için önceki patronundan aldığı referansı yeni patronuna uzatmış. Referansta şunlar yazılıymış; "Bu referansı size getiren kişi yanımda bir ay çalıştı ve şimdi işten ayrılmaktadır. Ben çok memnunum."
Biliriz
Adamın biri kahvede “Ben böyle başbakanın” diye başlayıp saydırmış. Polis karakola götürmüş, komiser sormuş “Niye başbakana küfür ettin?” diye. Adam cevaplamış: “Ben bizim başbakana değil, Patagonya başbakanına küfür ettim” demiş. Komiser gülmüş “Hadi len, kimi kandırıyorsun, biz hangi başbakana küfür edileceğini bilmez miyiz?”.
Baş ağrısı
Adam gece yarısı karısını uyandırır:
- Sevgilim, aspirinin...
- Ama başım ağrımıyor ki...
- Harika!..
Aradığım kız
İlk yemeğe çıkışımızda cep telefonu çaldı. Elini çantasına attı. Kurcaladı, kurcaladı. Telefon uzun uzun çalmaya devam ediyordu. Bir türlü bulamadı. Sonra o güzel cümle döküldü dudaklarından:
"Evde mi bıraktım acaba?"
Onun tam aradığım kız olduğuna karar verdim.
Uyurken
- Evlenmek için, evlendirme memurunun huzurunda "Evet" demek yeterli...
- Boşanmak için de uyurken bir "isim" mırıldanmak...
Limon hamileliği önler mi?
Genç rahibelerden biri koşarak gelir ve baş rahibenin önünde diz çökerek;
- Değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi...
- Ne oldu kızım?
- Arka bahçede çiçek topluyordum, bahçıvanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana...
- Tecavüz mü etti?
- Evet...
- Hımmm, peki kızım sen şimdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç... Bahçıvanın oğlu ile ben ilgilenirim.
- Aaa, limon hamileliği önler mi?
- Hamileliği önlemez de, en azından sırıtmanı engeller...
Evde karım var
Gecenin ilerlemiş saatlerinde, polis parktaki kanepelerden birinde sevişen çifte yaklaşarak, erkeğe sorar;
- Evli misiniz?
- Evet.
- O halde bu geç vakitte niçin evde sevişmiyorsunuz?
- İmkansız, evde karım var.
Ya bilmiyorsa
Ev sahibi, komşuyu “Korkma!” diye uyarmış:
“Havlayan köpek ısırmaz!”“
“Ya köpek bu deyimi bilmiyorsa!”
Jack
İçkilerin su gibi aktığı çılgın bir ofis partisi, gençler kendilerini üst kattaki karanlık bir odada bulmuşlar, sık ve sıcak nefesleri birbirine karışmış, "Ohh Jack..." diye arzuyla inlemiş genç kız.. "Ohh jack!..Daha evvel benimle böyle sevişmemiştin.. Ne oldu sana?. Neden böyle çılgınsın bugün?.." "Bilmem" diye nefes nefese gelmiş cevap, "Ben Jack değilim, belki ondandır..!"
Coca Cola
Coca Cola' nın pazarlama temsilcilerinden biri Ortadoğu'daki görevinden büyük bir hayal kırıklığıyla dönmüş.. Niye başarılı olamadığını da arkadaşlarına anlatmış.. "Beni Ortadoğu'ya ilk gönderdiklerinde iki sorun vardı.. Ben Arapça bilmiyordum. Halkta da okuma yazma öyle yüksek değildi... Bu yüzden onlara vermek istediğim mesajı yan yana 3 resim halinde düzenledim. Birinci resimde bir Arap..Çölde kumların üstünde sürünüyor, susuzluktan kavrulmuş, ölüyor.. İkinci resimde kumlar arasında bulduğu Coca Cola'yı içiyor.. Üçüncüde adam dipdiri.. Ayakta.. Canlı ve neşeli.." "Ee.. Harika fikir.. Anlamadılar mı?.." "Anladılar tabii. Sorun da bu.. Araplar sağdan sola okurlarmış meğer!.."
Şansa inanmak
Bir filozofa sormuşlar:
- Şansa inanır mısın?
Filozof:
- Evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim.
Sayılar
Doğumevi bekleme salonuna hemşire koşarak girer, ilk sırada oturan adama yaklaşarak "Sizi tebrik ederim, ikiz çocuğunuz oldu" der. "Ne tesadüf" der adam. "Minnesota İkizleri Basketbol Takımındayım." Bir saat sonra, aynı hemşire yine koşarak gelir, "Mr. Smith" ismini anons eder. Mr. Smith yerinden heyecanla doğrulur. Hemşire "Artık üçüz babasısınız" der. Mr. Smith şaşırır ve "Olacak şey değil, 3M şirketinde çalışıyorum!" Hemşire bir daha göründüğünde üçüncü adama "Eşiniz dördüz doğurdu, kutlarım" der. Adam da şaşkınlıkla "Ben de Dört Mevsim Oteli'nde çalışıyorum" der. O sırada yanlarında beşinci olan adam hafif baygınlık geçirir. Yetişip müdahale eden hemşire sorar, "İyi misiniz, ne oldu size?" kendine gelmeğe çalışarak doğrulur; " Temiz havaya ihtiyacım var, 101 Dalmaçyalılar mağazasının müdürüyüm de.."
El yazısı
Kız çocuk babası, erkek çocuk babası ile konuşmaktadır:
- Sizin oğlan, bizim duvara işemiş.
- Çocuktur, ne olacak ki...
- İyi ama çişiyle, bizim kızın adını yazmış.
- Demek ki bizim oğlan senin kızı seviyor.
Kız babası hiddetlenir:
- İyi ama birader, yazı bizim kızın el yazısı!..
Aslan ve ceylan
"HER sabah Afrika'da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa öldürülecektir.
Her sabah Afrika'da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aç kalacaktır.
Aslan veya ceylan olmanız fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur..." Afrika Atasözü
İyi arkadaş
Köpek, bir adamın en iyi arkadaşıdır...İnanmıyorsanız şu basit deneyi yapabilirsiniz.
Karınızı ve köpeğinizi arabanızın bagajına kapatın. Bir saat sonra kapağı açtığınızda sizi görünce mutlu olan hangisi görün!..
Deli
- Kocacığım, ben ölürsem ne yaparsın?
- Allah göstermesin hayatım, çıldırırım...
- Peki, üstüme tekrar evlenir misin?
- Yok canım, çıldırırız dedikse o kadar değil!..
Bir rica
Karakoldaki adam, komiserden bir istekte bulunur;
- Komiserim, izin verirseniz evimi soyan hırsızdan küçük bir ricam olacak.
- Nedir o?
- Karımın yatak odasından geçtiği halde, karım uyanmamış. Bunu nasıl becerdiğini bana öğretmesini rica edeceğim.
Nasıl görünüyor
Adam, ehliyetini yenilemek için trafik şubesine müracaat etmiş. Hayli kalabalık bir kuyruğa girmiş, 2 saate yakın bekledikten sonra fotoğrafı çekilip ehliyeti düzenlenmiş.. Adam, yeni ehliyetini eline alıp fotoğrafına bakmış.
"Perişan görünüyorum.." demiş memura, "2 saat kuyrukta bekleyince insan böyle ezik ve yıkık çıkıyor..!" Memur ehliyetteki fotoğrafa bakmış, bakmış "Önemli değil.." demiş. "Yolda polis sizi durdurunca zaten öyle görüneceksiniz!"
Güzel kız ve karısı
İki arkadaş sohbet ediyordu. Biri diğerine;
"Kırk yıldır sinemaya giderim, bir defa olsun yanıma bir kız düşmedi. Dün gece ne olsa beğenirsin. Karımla sinemaya gittik. Yanıma, dünyalar güzeli bir kız oturmaz mı? Ne çektiğimi anlıyor musun?"
Arkadaşı başladı gülmeye;
"O da bir şey mi?" dedikten sonra devam etti:
"Ben de geçen gün güzel bir kızla sinemaya gittim. Karım gelip yanıma oturmaz mı? Asıl sen benim ne çektiğimi anlıyor musun?"
İnce bir fark
Üç kadın, sohbet ediyorlardı. Biri nişanlı, biri evli, biri de sevgilisi olan bir kız...Erkeklerini baştan çıkarmanın yollarını konuşuyorlardı... İçlerinden biri atıldı: "Bir dergide okudum, vücudu saran siyah deri giysiler ve deri maske, erkekleri gerçekten baştan çıkartıyormuş..."Bir mağazaya gidip, siyah deri giysi ve maske aldılar. Ertesi hafta buluşup, başladılar anlatmaya;
Nişanlı kız, "Deri giysinin etkisi müthişti" dedi. "Giydiğim akşam, sabaha kadar seviştik."
Sevgilisi olan da anlattı: "Dediğin kadar var, ben de sabaha kadar seviştim deri giysi sayesinde... Hatta sabah bile gitmek istemedi benimkisi..."
Sessiz duran evli kadın duramadı: "Ben de anlatayım başıma gelenleri bari... O akşam giydim deri giysiyi, taktım maskeyi, çocukları da anneme gönderip, beklemeye başladım bizimkini... Kapıyı anahtarla açtı, girdi ve bana bir baktı, ne dedi biliyor musunuz?
- Hey Batman, akşama ne yemek var?"
Koca
Küçük kız çocuğu, küçük oğlan çocuğuna “Haydi evcilik oynayalım” demiş. “Tamam” demiş oğlan, “Ben ne olacağım?..” Kız bilmiş bir tavırla “Önce ‘karar vermek’ konusunda fikrini öğrenmek istiyorum” diye cevaplamış. Oğlan ise şaşkın bakışlar arasında sormuş: “Fikir mi? Karar vermek mi? Ne demek onlar?” “Tamam..” demiş minik kız sırıtarak, “Sen ‘Koca’ ol!”
Artist
Bir çiftlik evine davet edilen Kenan Evren, Orhan Gencebay ve Tayyip Erdoğan aynı anda kapıya gelirler. Güvenlik konusunda sıkıca tembihlenen bekçi gelenlere kimliklerini sorar.
Gencebay "Beni herkes tanır. Bak sazım da elimde. Sazım benim kimliğimdir" der. Bekçi "Tamam sizi sazınızdan tanıdım. Geçin" der.
Kenan Evren "Ben Marmaris'te resim yapıyorum. Herkes beni tanır. Bak paletlerimi de getirdim. Belki burada da resim yapacağım" der. Bekçi "Tamam sizi de tanıdım. Güzel hanımların resmini yapıyorsunuz, geçebilirsiniz" der.
Sıra Tayyip Erdoğan'a gelir. Erdoğan, "Ne kimliği, artistlik yapma lann!" diye bağırır.. Bekçi "Tamam Başbakanım. Kimlik göstermenize gerek yok. Bu beyanınız yeter. Sizi tanıdım" der.
Zam
İşçi, patronuna giderek "Zam istiyorum efendim" demiş,
"Yoksa peşimde koşuşturan üç şirket var yakında beni bulamayacaksınız, bilesiniz!.."
"Hangi şirketler onlar?" diye sormuş patronu...
"İnanmıyorsanız söyleyeyim efendim" demiş memur,
"Elektrik şirketi, doğalgaz şirketi ve su şirketi!.."
Ya sen
Adamla kadın, geceyi beraber geçirmişler. Sabah sohbet ederken adam sorar:
- Hayatta erkek olmayı ister miydin?
Kadın yanıtlar:
- Ya sen?
Hangi kuyruk
Moskova’da bir votka dükkânının önünde beş kilometrelik uzun bir sıra vardır. Adamın biri içinde bulunduğu duruma çok sinirlenir ve Gorbaçov’u öldüreceğim diye sıradan çıkar. Bir saat sonra döndüğünde sıradakiler sorar: “Gorbaçov’u öldürdün mü?” Adam, “Hayır” der, “Onun sırası daha da uzundu.”
Üç şey
Hayatta bir kez gittiğinde asla geri dönmeyen üç şey: Zaman, sözcükler ve fırsattır.
Hayatta hiçbir zaman kaybedilmemesi gereken üç şey: Barış, umut ve dürüstlüktür.
Hayatta en değerli üç şey: Sevgi, kendine güven ve arkadaşlardır.
Hayatta hiç emin olunamayacak üç şey: Düşler, başarı ve zenginliktir.
Hayatta insanı geliştiren üç şey: Çok çalışma, samimiyet ve başarıdır.
Hayatta insanı mahveden üç şey: Cesaretsizlik, gurur ve öfkedir.
İple bilardo
Düğün sonunda davetliler ayrılırken büyükbaba torunu genç damadı kenara çekmiş. "Uzun bir evliliğin sırrı karşılıklı saygıya dayanır.." demiş, "Tabii aşırıya kaçmayan düzenli bir seks hayatınızın da olması gerekir.. Bu düzenle babaannen ve benim gibi uzun bir evliliğin olur.."
Teşekkür etmiş genç damat, büyükbabasına sarılırken "Peki büyükbaba, sizin yaşlarınızda seks nasıl oluyor, anlatır mısın" diye sormuş biraz muzipçe. Büyükbaba torununa bakmış, bakmış, gülümsemiş, "Elinde bir parça ip var.." demiş kulağına eğilerek " ..Ve onunla bilardo oynamaya çalışıyorsun.."
Eğer
1 = 5
2 = 25
3 = 125
4 = 625 ise
5 = ?
Yanıt için aşağıya bakın:
Yanıt: 1
İlk satırı hatırlayın: 1 = 5
O halde 5 = 1 olmuyor mu?
Ekonomik gidişat
Önceleri döner ekmek pratik yemekti...
Sonra çay simit daha pratik geldi.
Yememek, pratik mi pratik şimdi...
Pırlanta
Adam karısına evlilik yıldönümünde şahane bir pırlanta yüzük satın almış.
"Fakat" demiş arkadaşı, "Senin karın hediye olarak 4x4 bir araç istiyordu..."
"Evet, biliyorum" demiş adam, "Ama o içine ettiğim cipin sahtesini yapamıyorlar ki!.."
Yaşlanmak
HİÇ kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. İnsanları yaşlandıran, ideallerinin gömülmesidir.
Yıllar cildi buruşturabilir; fakat heyecanların teslim edilmesi ruhu buruşturur.
İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, oysa yaşamadıkça yaşlanırlar...
Köprü
Yeni evliler balayına giderken damat kuşetli trende yer bulabilmiş.. 4 kişilik vagonda üst ranzalara karşılıklı uzanmışlar. İkisinin de altında iki yolcu yatmakta.. Vakit gece yarısını geçince alttaki yolcuların uyuduğunu düşünen damat "Pissstttt!" demiş karısına "Aşkım, koynuma gelir misin?.." "Nasıl geleyim ki?.." diye sormuş kız, "Buradan inip senin kuşete çıkarken aşağıdakileri uyandırırım sonra.." "Merak etme bir tanem.. Üzerinde yürüyebileceğin köprü burada hazır.." diye fısıldamış damat, bu defa..
Alt yataktaki adam yarı uykulu sesle homurdanmış.. "Hadi, o köprüden geçti, anladık.. Kızcağız yatağına nasıl dönecek?.."
Beterin beteri var
Adamın birisi, seyahatten erken dönünce, karısını yatakta bir erkekle yakalamış. O sinirle, çekmiş tabancayı ve karısını da adamı da vurmuş. Ardından, kendini de...
Ertesi gün camide üç cenaze yan yana... Cami avlusunda bekleyenlerden biri kendi kendine "Beterin beteri var, daha kötüsü olabilirdi..." diye söylenirken, yanındaki dayanamamış;
"Yahu arkadaş, deminden beri 'Beterin beteri var, daha kötüsü olabilirdi' deyip duruyorsun, bundan daha beteri ne olurdu ki?" diye sorduğunda, yanıtı şu olmuş;
"Adam seyahatten bir gün erken dönseydi, bu tabutlardan birinde ben olabilirdim..."
Gözlem
Yakalandığı soğuk algınlığı nedeni ile işine bir hafta gelemeyen Jim'in odasına "geçmiş olsun" ziyaretine gittim, beni karşılayıp; "Daha iyiyim, teşekkürler..." dedi.
- Ama evde yattığım süre içinde beni çok mutlu eden bir gözlemim oldu.
- Yaa... Neydi?
- Karım... Karımın beni gerçekten sevdiğini anladım. Ben evdeyim diye o kadar mutluydu ki, inanır mısın, ne zaman postacı, sütçü, tesisatçı kapıyı çalsa, koşarak kapıyı aralayıp heyecanla "Kocam evde... Kocam evde..." deyişini bir duysaydın!..
Ses
Adam arkadaşına "Karım ne zaman sevişse, ardından benimle konuşmak istiyor" diye dert yanmış.
Arkadaşı "Ne var bunda birader?" diye cevap vermiş.
"İyi de" demiş adam "Gecenin bir yarısı telefon sesiyle uyanmaktan hoşlanmıyorum!"
Soyadı ile
Amerika'da mahkemede yargıç, tanık kadına kaç çocuğu olduğunu sordu.
Kadının "On" demesi üzerine ise, on çocuğunun da adlarını sırayla söylemesini istedi.
Tanık on çocuğunun da adlarını yaş sıralarına göre söyledi: "David, David, David, David, David, David, David, David, David, David..."
Yargıç merakla sordu: "On çocuğunuzun onunun da adları David mi?"
Kadının "Evet" yanıtından sonra ise daha da meraklanarak yeniden sordu:
"Peki çocuklarınız bahçede oynarken onları içeri nasıl çağırırsınız?"
Kadın gülümseyerek yanıtladı:
"Ben yüksek sesle bir kez "'David" diye bağırırım, bir anda onu birden eve gelir."
Yargıç merakını giderememişti. "Peki..." diye sordu
"İçlerinden yalnızca birine bir şey söylemek istediğinizde ne yapıyorsunuz?" Kadın gülümsedi gene..
"O zaman soyadlarıyla çağırırım..."
90-60-90
- Oooo!.. Çıktığın kızın ölçüleri 90-60-90'mış. Öyle mi?
- Evet, ölçüleri bu... Ama ne yazık ki söylediğin sırayla değil...
Adam ve karısı
Adam pazar sabahı uyanmış ki karısı yatağın başucunda dikiliyor. Üzerinde içini gösteren tül bir gecelik... Pembe bir baby doll ve dantelli bir tanga!.. Elinde kırmızı kadifeden bir ip... Fısıldamış kadın, en seksi yatak odası sesiyle "Beni bağla, ne istersen yap erkeğim!" Adam bağlamış kadını... Ve... Balığa gitmiş!..
Selam
Öğrencinin biri Mısır'da üniversite okuyormuş. Yazılılar bittikten sonra sömestr tatili olmuş. Arkadaşı Ali'ye; "Ben memleketime gidiyorum sen bana notlarımı iletirsin. Eğer bir zayıfım varsa Ali'nin selamı var, iki zayıfım varsa Muhammed'in selamı var, üç zayıfım varsa Muhammed Emin'in selamı var dersin" demiş.
Arkadaşı notlara baktıktan sonra evini aramış, babası çıkmış telefona... "Ali orada mı?" diye sormuş. Babası "Yok" demiş. O da notu bırakmış;
- Ali geldiğinde söyleyin, ümmeti Muhammed'in selamı var!..
Yapan kadı
Adamın biri kaldırıma oturmuş kara kara düşünüyormuş. Yakın arkadaşı durumu görünce sormuş, “Hayrola ne oldu?” diye. Adam cevaplamış: “Anama tecavüz ettiler.”
Arkadaşı şaşırmış, “Kim biliyor musun?” diye sormuş. Adam ağlamaklı cevaplamış: “Evet biliyorum tabii.” Diğeri bunun üzerine “Eeee, ne duruyorsun, koşsana kadıya” diye akıl vermiş. Adam, “Koşacağım koşmasına da, anama tecavüz eden kadı” demiş.