Bu site Mozilla Firefox İnternet tarayıcısına, 1280x1024 çözünürlük seviyesine uygun dizayn edilmiştir.
   
  Nurettin Torun
  Gülümsemeler 7
 

Görgü dersi

Öğretmen, 8-10 yaşındaki erkek çocukları bir araya toplamış, nezaket, görgü kuralları ve yaşam dersleri veriyormuş.
George” demiş, “Genç bir hanımla ilk kez akşam yemeğine çıkıyorsun. Masaya oturdunuz ve tam o sırada senin çişin geldi. Kız arkadaşına ne dersin?”
George hiç düşünmeksizin yanıtlamış: “Bir dakika, çişimi yapmam lazım.”
Öğretmen gülümsemiş: “Ama bu pek kaba olmadı mı? Şöyle daha kibar bir şekilde söylesek?” Sonra dönmüş “Jack, sen söyle bakalım ne dersin?”
Jack biraz düşünmüş: “Çok özür dilerim, tuvalete gitmem gerek, hemen döneceğim.” Öğretmen beğenmiş ve “Bakın bu daha iyi oldu. Ama yine de yemekteyken tuvalet kelimesini kullanmasak, ne dersiniz?”
Sonra “ Wictor, sen söyle bakalım, nasıl izin alırsın kız arkadaşından” diye sormuş.
Wictor kendinden emin: “Sevgilim, bana bir dakika müsaade eder misin? Çok eski bir arkadaşımla bir el sıkışacağız. Hem durum uygun olursa yemekten sonra seni onunla tanıştırabilirim de!” Öğretmen bayılmış...


Fark etmemiş

Bir kavgadan sonra, kadın kocasına bağırır:
- Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.
Adam cevap verir:
- Evet, çok aşıktım, fark edemedim.

Hasta Fenerbahçeli

Hasta Fenerli olan kocasının, kendisine karşı ilgisizliğinden yakınan kadın, psikiyatra gitmiş.
- Eşimin gözü, Fenerbahçe'den başka bir şeyi görmüyor. Hafta sonu maçlarına gidiyor. Akşamları TV'de ya spor saatlerini izliyor ya da gazetelerin spor sayfalarını okuyor. Sonra da yatıp uyuyor. Ben var mıyım, yok muyum hiç farkında değil. Bana ne tavsiye edersiniz?
- Çözümü gayet basit. Akşam yatağa girdiğinizde, rakip takımın formasını giyin ve eşinizi bekleyin...
Aradan bir ay geçmiş, aynı kadın yine morali bozuk şekilde, psikiyatra gitmiş;
- Öneriniz üzerine, dediğinizi yaptım. Rakip takımın formasını gören eşim, aniden canavarlaştı. İlgisi, tahmin edemeyeceğiniz kadar arttı. Sabaha kadar beni perişan ediyor. Bu kez de aşırı ilgisinden şikayetçiyim. Bana ne tavsiye edersiniz?
- Bunun çözümü de çok basit. Akşam yatağa girerken, Fenerbahçe formasını giyin.
Kadın akşam yatağa girerken FB formasını giymiş. Eşi yatak odasına girdiğinde, bir de bakmış ki eşinin üzerinde FB forması var. Gülümseyerek konuşmuş;
- Gördün mü; biz işte adamı, böyle Fenerbahçeli yaparız...

Tartışma teknikleri

Kadın, bir tartışmada, her zaman son sözü söyler.
Bu sözden sonra erkeğin söyleyeceği her şey, yeni bir tartışma konusudur.


Kesmemek için

İki arkadaş, evlilik hayatında karşılaştıkları sıkıntılardan bahsediyorlardı. Biri;
- Ben karımla konuşmayalı altı ay oluyor.
- Allah Allah niçin?
- Sözünü kesmemek için.

Güven meselesi

Genç karısı “Bana güvenmiyor musun?” diye ağlamaya başlayınca “Güvenmek istiyorum ama bir türlü olmuyor” demiş adam sinir içinde ve devam etmiş: “Bak hayatım şüphelerim nedeni ile İzmir’den İstanbul’a taşındık, aaa bir de ne göreyim. Burda da aynı postacı, aynı sütçü. Olacak iş mi, bana da hak ver yahu!”

Beşiktaş-Galatasaray

Adam  Galatasaray – Fenerbahçe  maçına zar zor bilet bulmuş, kalabalık seyirci arasından tribünde yerine oturmuş. Aradaki boş koltuğu görünce, onun yanında oturan adama sormuş;
"Afedersiniz burası boş mu?"
"Maalesef boş"
demiş adam, "Orası rahmetli karıma ait, 1980'den beri her derbiye birlikte gelirdik..."
"Vah vah çok üzüldüm. Bari yer boş kalmasaydı, bir arkadaşınızı, yakınınızı getirseydiniz hiç olmazsa..."
"Mümkün değil... Şu anda hepsi karımın cenaze töreninde..."

Yazı-tura

Ahmet, yakın arkadaşı Mehmet'e sorar:
- Okula mı gidelim yoksa maça veya sinemaya mı?
- Yazı-tura atalım. Yazı gelirse sinemaya, tura gelirse maça, dikine gelirse okula gidelim!..

Bahşiş

Harry bir gazetede ' 50 Dolara Karayip Gezisi ' ilanını görünce heyecanla koşmuş turizm firmasına, peşin ödemiş parasını, onu bindirmişler eski püskü kadırgadan bozma bir gemiye, güverteye çıkar çıkmaz atmışlar aşağıya, diğer 100 yolcuyla birlikte bağlamışlar zincirle oturaklarına ve kürek çekmeye zorlamışlar.. Domuz gibi bir herif aralarındaki koridorda yürüyüp yavaş kürek çekenlere indiriyormuş kamçıyı.. Denizde 2 hafta kaldıktan sonra gemi tekrar Miami Beach'e dönmüş. Harry tam yanında oturan bitkin adama dönüp "Bu tip bir geziye ilk defa katılıyorum.." demiş, "Şu kamçılı adama ne kadar bahşiş vereceğiz?.."

İzin

İki arkadaş, işyerinde dertleşiyordu:
- Karım fena hastalandı... Bu yüzden evde yıkanacak her şey bana kaldı; çamaşırı ben yıkıyorum, bulaşığı ben yıkıyorum, camları ben siliyorum...
-
Peki ya evinizdeki genç hizmetçi kız?
- Yoo... Karım, hizmetçiyi yıkamama izin vermiyor!..

Kim öksürdü

Stalin fabrika işçilerine bir konuşma yapar: “Sovyetler Birliği’nde bizim için en değerli şey insan hayatıdır.” Bu sırada salondan birinin öksürük sesi gelir. “Kim öksürdü” diye sorar Stalin. Ses yok. “Pekala o zaman NKVD’yi çağırın.” Stalin’in polis teşkilatı NKVD ellerinde yarı otomatik silahlarla girer ve fabrikadaki işçileri taramaya başlar. En sonunda fabrikada 7 kişi kalır. “Kim öksürdü?” diye bir kez daha sorar Stalin. Bir adam elini kaldırır. “Feci şekilde grip olmuşsunuz. Hemen arabamı alın ve bir hastaneye gidin” der, Stalin.

Zam

Adam ikide bir karısının yaşını sorunca;
Kadın; "Neden ikide bir yaşımı soruyorsun kuzum?"
Kocası; "Ne yapayım karıcığım, şu devirde artmayan tek rakam senin yaşın kaldı da!"

Oruçmuş

Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür. Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye başlar ve görür ki bu bir tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır. Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabii...
Tilkiye sorar “ne yapıyorsun dostum?” Tilki cevap verir “hiiiiç... yatıyorum.” Kurt “Ama burada bir but var, niye yemiyorsun?” diye sorunca tilki sakince cevaplar: “Bugün orucum da”.
Bunun üzerine sevinen kurt budun üzerine atlar. Atlamasıyla birlikte bomba da patlar tabii. Kurt kan revan içinde 10 metre uzakta perişan halde yatarken tilki gelip kalan budu yemeye başlar.
Bunu gören kurt “Vay şerefsiz, hani sen oruçtun” diye sorunca tilki cevaplar pişkin pişkin “Biraz önce top patladı duymadın mı?”

Dedikodu

İki kadın, bir arkadaşları hakkında konuşuyorlardı biri:
"Yeni aldığı kürkle, büyük havalar atıyor şekerim" dedi.
Diğeri dayanamadı:
"O kürk" dedi "Ömrünce içinde taşıdığı sahibini bile hayvanlıktan kurtaramadı..."

Babasının evinde o da yok

Kadının birine; "Kocan çirkinmiş" demişler. Çirkin ama iyi huylu olan kocasından memnun olan akıllı kadın;
"Babamın evinde o da yoktu" demiş.

Arabanın ilk sahibi

Kolejli kız chat'te tanıştığı adamla ilk defa buluştuğu cumartesi gecesi geç saatte kampusa dönmüş ve hemen onu beklemekte olan oda arkadaşı ışıkları açıp heyecanla sormuş; "Nasıldı?" diye... "Berbattı" demiş kız, "Buluşmaya 1932 model Rolls Royce'u ile geldi."
"Vovvv" demiş arkadaşı, "Çok pahalı bir araba o... Nesini beğenmedin?"
"Hayatım" demiş kız, "Adam arabanın ilk sahibi..."

Risk

Hoca bir sınavda "Risk nedir?" diye soruyor. Sınava giren öğrencilerden biri kağıdını sınavın ilk 30 saniyesinde teslim ediyor. Kağıdın üst kısmına sadece adını ve soyadını yazıyor. Gerisi bomboş!..
Kağıdın en altına ise, "İşte risk budur" diye yazıyor.Ve sonuçta, sınıftaki en yüksek notu alıyor...

Tanrım

Öğretmen küçük öğrencilerine 'Evlerindeki dini objeleri' araştırma ve anlatma ödevi vermiş.. Ertesi gün öğrencilerden biri "Evimizde bir resim var.." diye başlamış, "Başında hale, kucağında bebek olan bir kadın resmi.. Annem her sabah onun önünde başını eğip diz çöker.." "Bizim evde pirinç döküm Çinli gibi çekik gözlü şişman bağdaş kurmuş oturan bir adam heykeli var.." demiş ikinci öğrenci, "Ailem tam önünde eğilip ona mum yakar.." Üçüncü, el kaldırıp "Bizim evdeki banyoda üzerinde numaralar olan küçük bir platform var.." diye başlamış, "Annem, her sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk çıplak ayaklarıyla onun üzerine çıkıp 'Ohh, Tanrım' diye çığlık atar..!"

Dişi aslan

Hayvanlar bir gün kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar. Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.
"Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun?" diye sorarlar aslana.
"Bir" diye yanıtlar dişi aslan.
"Fakat ben aslan doğururum..."
"NİTELİK, NİCELİKTEN ÖNEMLİDİR..."

Fifi

Bir kompartımanda İngiliz, Fransız, Alman ve oldukça güzel genç bir bayan seyahat ediyorlarmış. Bir ara genç ve güzel bayanın başının üzerindeki sepetten sıvı damlayınca İngiliz hemen oturduğu yerden fırlayıp, parmağını değdirerek sıvıyı yalamış ve;
- Hımmm, bu halis viski...
Fransız aynı işlemi yaparak;
- Hadi canım bu bal gibi şarap...
Alman;
- Yanılıyorsunuz beyler bu olsa olsa bira olur...
Genç ve güzel bayan gülümseyerek ayağa kalkmış ve sepete hafifçe dokunarak;
- Kız Fifi, bir türlü öğrenemedin çişini tutmayı...

Kırkından sonra

 

Falcı, adamın falına bakıyormuş, adam sıradan bir vatandaş, falcı geleceğini okumuş:

“Sen kırk yaşına kadar çok ıstırap çekeceksin, çok hastalık geçireceksin. İki yakan bir araya gelmeyecek.”

Adam, “Kaderim bu!” diye boynunu bükmüş:

“Ya kırkından sonra!”

“Kırkından sonra da bu hayata alışacaksın!”

 

Şapka

 

Anneanne, oynaması için torununu kumsala götürmüş, minik çocuk deniz kenarında kovası ile oynarken birden nerden çıktığı belli olmayan dev bir dalga gelmiş ve gitmiş, torun ortada yok..! Anneanne "Tanrım!.. Nasıl olur?.." diye ellerini gökyüzüne kaldırıp çığlık çığlıga ağlamaya başlamış.. "Sana kilisede yıllarca yakaran, mum yakan bana böyle bir acıyı nasıl tattırırsın??.."
"Tamam.. tamam.."
diye kalın bir ses gelmiş yukardan, hemen yine aynı irilikte bir dalga kumsalda patlamış, minik çocuk hiçbir şeyin farkında olmadan aynı yerinde gülümseyerek tekrar oynuyormuş..
"Tanrım ?"
"Gene ne var ? "
"Şeyy Şapkası da vardı."


Ararsa

Adama sormuşlar;
- Sevişirken karınızla konuşur musunuz?
Adam;
- Tabii, ararsa neden olmasın.

Delilik akılsızlık değildir

Bir gün adamın biri yeni taşındığı mahallenin kahvehanesine gider. Oturur ve çayını içmeye başlar, o sırada yan masadaki adamların masaya 1 YTL, 5 YTL ve 20 YTL koyduklarını görür. İçeri her halinden akıl hastası olduğu anlaşılan biri girer ve 5 YTL'yi alıp kaçar. Bunun üzerine masadaki ve kahvehanedeki diğer adamlar hep birlikte gülmeye başlarlar ve delinin arkasından enayi diye seslenirler.
Adam konuşmalardan bunun sürekli olarak yapıldığını ve delinin her seferinde 5 YTL'yi aldığını öğrenir. Daha sonraki bir gün deli ile yolda karşılaşan adam deliye sorar:
- Niye her seferinde 5 YTL'yi alıyorsun?
- Ben deliyim ama enayi değil, eğer 20 YTL'yi alırsam bir daha oynamazlar da ondan.

Doğru seçim

 

Pazartesi sabahı iki arkadaş çalıştıkları işyerinde buluşmuşlar, biri diğerine "Cumartesi gecesi Sandy ile çıktınız.." demiş, "Nasıl geçti?.."
"Çok güzel başladı
.." diye anlatmaya başlamış diğeri, "Hoş bir restoran, güzel yemekler, nefis sohbet, harika bir müzik.." "Sandy nasıldı?.."
"Kız resmen sersemletti beni.." " Sersemletti mi?.. Sandy gerçekten çok güzel bir kız.. Ama epeydir de tanışıyorsunuz.. Sersemletti lafı tuhaf kaçmadı mı sence?.."

"Tamamen doğru seçim.. 'Geceyi beraber geçirelim mi?' diye sorar sormaz masadaki sürahiyi anında kafama geçirdi, uzun bir müddet sersemledim..!"


Benim gibi yapın

Ünlü Amerikalı mizahçı yazar Mark Twain, bir toplantıda karşılaştığı bir kadına iltifat eder;
- Ne kadar güzelsiniz...
Kadın;
- Ne yazık ki ben sizin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Mark Twain
güler;
- Öyleyse siz de benim yaptığımı yapın. Yalan söyleyin...

Kaynak paket

Vergi saldık ota, sapa,
Sırada var kürek, çapa,
Oğlak, kuzu, enik, sıpa,
Tay vergisi almak lazım.
*
Zor zamanda kaçanlardan,
Boş ver deyip geçenlerden,
Hep yanlışı seçenlerden,
Oy vergisi almak lazım.
*
Medyadaki arsızlardan,
Siyasetteki nursuzlardan,
Ülkedeki hırsızlardan,
Huy vergisi almak lazım.
*
Durma artık olan oldu,
Yolunacak kimler kaldı,
Sokaklar ayıyla doldu,
Tüy vergisi almak lazım.
*
Ha gayret, bu iş olacak,
Hazine doldu dolacak,
Utanma, kim ne bilecek,
Şey vergisi almak lazım.Şahin Yılmaz

Yeni vergi önerileri

her çocuk yapandan 'evlat vergisi', her evlenenden 'gerdek vergisi',

her okuldan mezun olandan 'diploma vergisi',

her ölenin yakınlarından 'öteki dünya vergisi',

her hastaneden taburcu olandan 'şifa vergisi',

her hapisten çıkandan 'özgürlük vergisi',

her 65 yaşın üstündeki vatandaştan 'niye ölmedin vergisi',

her trafik kazası yapandan 'dikkat etsene kardeşim vergisi'

Her vatandaştan 'oksijen tüketim vergisi' ayrıca alınmalı..."

 

Zor olan üç şey

Dünyada bulunması çok zor olan üç şey vardır.
1-
İyi bir arkadaş
2-
İyi bir eş
3-
İyi bir iş
Eğer bunları bulursanız ya da bulduysanız, bunların kıymetini çok iyi bilin. KAYBETMEYİN...

Yaşlanmak

İnsan yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanır.

Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.

Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir.

Çıktıkça yorgunluğunuz artar, soluğunuz daralır; ama görüş alanınız genişler.

Üç çeşit dost

BAKİ'ye dostları, "kaç çeşit dost olduğunu" sorarlar. Baki "üç çeşit dost vardır" der;
1- Bir dost vardır, gıda gibidir, sen onu her gün ararsın.
2- Bir dost vardır, ilaç gibidir, gereğinde ararsın.
3- Bir dost daha vardır, hastalık gibidir, o seni arar!..

Konfüçyüs’a göre beş ağır suç

Birincisi: Uyumsuz ve asi bir tabiatla birlikte gözü peklik.
İkincisi:  Aşağı bir hayat tarzıyla birlikte inatçılık.
Üçüncüsü:  Çenesinin kuvvetli olmasıyla birlikte yalancılık.
Dördüncüsü:  Herkesin ayıbını, kusurunu aklında tutmakla birlikte herkesle dost geçinmek.
Beşincisi:  Hak ve adalet duygusu olmamakla birlikte yaptığı haksızlıkları süslü ve parlak gerekçeler arkasına gizlemek.
Haydutluk ve hırsızlık bu suçlardan sonra gelir.

 

Arapça futbol terimleri

Cemaat-ül mahşer-i cümbüş:                                  Tezahürat
Vaziyet-ul madara:                                                 Hezimet
Taarruz-u beleş:                                                     Ofsayt
Ne şeker-i Şam, ne sima-i Arabiyye, Sulh-u salah:    Beraberlik
Cenaze-tül Mefta-i küre:                                         Ölü top
Rakip-ül Azrail:                                                       Korkulu takım
Zam-ül zaman-ı ıvır zıvır:                                        Uzatma
Akibet-ül hüzzam:                                                  
Elenme
Şut-ül minare:
                                                       Hava topu
Müsabaka-i hicret-ül gurbet:                                   Deplasman maçı
Darbe-i abes:                                                        Faul

 

Matematiğin bittiği an

3 kişi düşünün. Para birleştirip bir radyo almaya gidiyorlar. Radyo 30 lira. Hepsi 10'ar lira koyup radyoyu alıp gidiyorlar.
Fakat sonra tezgahtar radyonun indirime girdiğini ve 25 liraya düştüğünü hatırlıyor. Çırağına 5 lira verip gidip para üstünü iade etmesini istiyor. Çırak 5 lirayı 3 kişiye bölüştüremeyeceğini düşünüp 2 lirayı cebine atıyor ve 3 lirayı 3 kişi arasında bölüştürüyor.
Böylece radyoyu 9'ar liraya almış oluyorlar.
Şimdi: 9 x 3 = 27
Çırak da cebine 2 lira attı 27 + 2 = 29
Peki geri kalan 1 liraya ne oldu?
İşte matematiğin içinden çıkamadığı hadise budur.

 

Ömrümüzü kısaltan nedenler

Çok çabuk sinirlenmek:                           1 yıl
Normal kilodan 22 kilo fazla olmak:          8 yıl
Normal kilodan 14-21 kilo fazla olmak:     4 yıl
Normal kilodan 5-13 kilo fazla olmak:       2 yıl
Erkek olmak:                                          3 yıl
Büyük kentlerde yaşamak:                       2 yıl
Masa başında çalışmak:                           
3 yıl
Her gün iki paket sigara içmek:                8 yıl
Her gün yarım paket sigara içmek:           3 yıl

Batılılar

Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil,
Bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise;
Bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.
Kenu Kenyattu
(Kenya Kurucu Devlet Başkanı)

Bir zamanların bakanları

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Gazi Lisesi'ni bitiren 2 genç, okulu bitirir bitirmez yurtdışında okumak için gençlerden birinin babası olan, Milli Eğitim Bakanı'na gitmişler.
Bakan, çocukları dinlemiş ve oğlunu dışarı çıkartıp, arkadaşına şunu demiş: "Ben Milli Eğitim Bakanı'yım, eğer oğlumu yollarsam bu yakışık almaz, ama seni yollayacağım."
Bu çocuk savaş yıllarında Alman elçisinin uçağıyla Almanya'ya okumaya uçarken, bakanın oğlu olan arkadaşı da onu uğurlamaya gelmiş ve bütün lise hayatı boyunca yurt dışında okumak hayaliyle biriktirdiği harçlığını da çıkarıp vermiş arkadaşına: "Buna benim artık ihtiyacım olmayacak, sen kullan" diye...
Uçağa binen yolcunun adı; Gazi Yaşargil. (Prof.Dr. Beyin Cerrahı) Bakanın oğlu ise; Can YÜCEL

Memduh Bayraktaroğlu’ nun Can Ataklı’ya mektubu

Değerli dostum Can
İnsanların hem eğitimsiz ve hem de fukara olanları rejimle ilgilenmezler...  Ne demokrasiden anlar onlar... Ne Faşizmden...  Ne laikliği görür gözleri, ne din devletini...  Ne İslam şeriatına âşıktırlar, ne cumhuriyetin halkçılığına...  Onlar bir tek şey isterler:  Aş ve oynaş...

Eğer bu ikisini parasız ve hatta hiçbir iş yapmadan verebilirsen, senin onları hangi rejimle yönettiğinin farkında bile olmazlar... Yeter ki karınları doysun, eğlenecek bir ortamları olsun... Ama... Veremezsen aşı... Bulamazlarsa bedavadan oynaşı... Sen o zaman gör onlardaki savaşı... Ortalığı ayağa kaldırırlar... Bir ay önce senin uğruna evlâtlarından birini feda edebileceğini haykıranlar, seni bir kaşık suda boğabilirler...

Canım Hacı anneciğim anlatır... Kadının biri kırk yıllık evliymiş... Evlendiklerinde kocasının bir gözü körmüş ama adam o kadar bonkörmüş ki kadın kocasının her gece eve dolu gelen kollarına bakmaktan bir gözünün kör olduğunun farkında bile değilmiş... Tam kırk sene sonra bir akşamüzeri adamcağız dükkânı siftahsız kapatıp eve elleri, kolları boş dönmüş... Kadının ilk sözü şu olmuş: “A be adam senin bir gözün körmüş ya...”
Bir fıkra da benden...
Bir İngiliz soylusu uzun yıllar yaşadığı bir Afrika ülkesinden, İngiltere’ye dönüş yapacakmış...Yanında çalışan kölesini çağırmış... “Bak” demiş... “Sana sevineceğin bir hediye vereceğim...”  Zavallı fukara kölenin gözlerinin içi parlamış sevinçten... İngiliz soylu devam etmiş: “Ben artık ülkeme dönüyor, sana bireysel özgürlüğünü hediye ediyorum...” Fukara kölenin esmer yüzü kıpkırmızı olmuş...  Gözlerindeki parlaklık dönüşmüş gecenin rengine... İngiliz soylusu sormuş merakla: “Baştan sevinçle parlayan gözlerin neden birden soldu?..” Köle bitkin ve bezgin bir ses tonuyla cevabını verirken gözlerinden birkaç damla umutsuzluk yaşı dökülmüş... “Bana sevindirici bir hediye vereceğinizi söylediğinizde, o hediyenin av köpeğiniz olacağını sanmıştım da...”

Sevgili Can işte böyledir eğitimsiz fukaralık... Bir av köpeğini, bireysel özgürlüğüne tercih eder... Ve o yüzdendir ki, Türkiye, eğitimsiz fukaralarının bolluğu ile siyaset bezirgânlarının cennetidir... Sevgi ile gözlerinden öperim... Memduh Bayraktaroğlu 29/08/2008

Sinan Aygün olayında kafama takılan

Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün neden tutuklandı, neden 15 gün sonra serbest bırakıldı? Delillerde değişen neydi?
Tahminim: Bana sanki Sinan Aygün’e “kısa süreli” bir ceza verildi gibi geliyor. Sanki, Sinan Aygün’ün “burnunu sürttürmek” istedi birileri.
Çünkü Sinan Aygün hem karakteri hem de konumu gereği hemen herkesle ilişki içinde. Aygün’ü sabah Genelkurmay Başkanlığı’nda, öğle hükümetten bir bakanla, akşamüzeri ise iş dünyasında önde gelen biriyle, akşam yemeğinde gazetecilerle, gece de Ankara Belediye Başkanı’yla birlikte görebilirsiniz. Bu hiç şaşırtıcı değil.
Bu kadar geniş ilişkiler içinde olan birinin çok konuşması da son derece doğal. Öyle sanıyorum ki, Aygün’ün safiyane konuşmaları birilerinin canını sıktı. “Şunu biraz korkutalım” dediler gibi.
Merak ediyorum, acaba bu işin içinde Ankaralı gazetecilerin “meçhul bakan” adını taktıkları kişi olmasın? (Sinan Aygün’e geçmiş olsun dileklerimle.) Can Ataklı

Sinan Bey’in Atatürk sevgisi

Sevgili Can Ataklı sizinle çok dikkatimi çeken ve arkadaşlarımın da katıldığı bir noktayı paylaşmak istiyorum. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün gözaltına alınırken doğal olarak basına bir şey söyleyememişti. Ama Sinan Bey’den aklımızda kalan tek şey “Suçum Atatürk’ü sevmek” cümlesiydi.
Aygün 15 gün kadar tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Ama nedense serbest bırakıldığı andan beri kendisinden Atatürk sevgisi ile ilgili tek cümle bile duymadık. Varsa yoksa devletten, devletin kendisine ne kadar iyi davrandığından ve devletin yemeğini hiçbir şey yapmadan yemesinden söz ediyor.
Demek ki iktidar amacına ulaşmış. Atatürk sevgisiyle içeri soktukları, Atatürk’ü unutup devlete saygı duymayı öğrenerek dışarı çıkıyor. (M. Yılmaz- Ankara)

 

 
 
  Bugün 97 ziyaretçi (105 klik) kişi burdaydı!


˜*•. ˜*•.•*˜ .•*˜
˜*•. ˜”*°•.˜”*°•.•°*”˜.•°*”˜ .•*˜
˜”*°•. NurettinTorun.TR.gg .•°*”˜
.•*˜ .•°*”˜.•°*”˜”*°•.˜”*°•. ˜*•.
.•*˜ .•*˜*•. ˜*•.
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol