Cennet ve cehennem
Hikaye bir arkadaşımdan geldi, paylaşmak istedim. ‘‘Son derece iyi, herkesin sevdiği bir adam, köpeğiyle birlikte yolda yürürken bir otomobil çarpması sonucu ikisi de ölürler.
Birlikte bulutların üzerine yükselirler ve geniş büyük bir alana gelirler.
Kapısında son derece güzel, temiz yüzlü iki kişinin durduğu bir yer görürler. Gelip kapıdan bakarlar. İçerde hoş müzikler çalınmakta, kuş sesleri, derelerin şırıltılarına karışmaktadır.
Adam kapıdakine sorar:
- Burası neresi?
Kapıdaki yanıtlar:
- Cennet elbette.
Adam sorar:
- Girebilir miyiz?
Kapıdaki yanıtlar:
- Elbette.
Adam tam girecekken durdururlar:
- Siz girebilirsiniz. Ama köpeğiniz giremez.
Bir yanda cennet, diğer yanda ise can dostu köpeği vardır. Adam düşünür. Köpeğini bırakmayı kendine yediremez. Ve cennete girmekten vazgeçer. Biraz daha yürür.
Başka bir kapıya gelir. Bu arada çok acıkmış ve susamıştır.
Kapı kırık döküktür. Kapıda temiz yüzlü ama bakımsız birisi vardır.
Adam gelir içeri bakar. İçeride ne müzik esesleri, ne de dere şırıltıları vardır. Hoş bir yemek kokusu gelmektedir. Adam sorar:
- Yemeğiniz var mı?
Kapıdaki yanıtlar:
- Var elbet. Yemek de var, içecek de.
- Girebilir miyim?
- Tabii buyrun, der kapıdaki.
Adam tam girecekken duraklar.
- Köpeğim de var.
- O da girebilir, der kapıdaki.
Adam ve köpeği içeri girip karınlarını doyurur, bir de güzel uyku çekerler.
Sonra da kapıdakine sorar adam:
- Burası neresi?
- Cennet, der kapıdaki.
- Az ilerde başka bir yer daha var, oradakiler de oranın cennet olduğunu söylüyorlar, orası neresi? diye sorar adam.
- Orası cehennem der kapıdaki.
- Ama adınızı kullanıyorlar. Yasaklasanıza, der adam.
- Kullansınlar, der kapıdaki. Hiç değilse bizi bir can yoldaşlarını satmaya hazır şerefsizlerden kurtarıyorlar!’’
24.08.2001 Fatih Altaylı Hürriyet Gazetesi
|