Melekler de ölür!
Bugün anneler günü ama... Her yaştaki çocuklar bu yazı size...
***
Tam 40 ay...
Yani 169 hafta...
Bir diğer deyişle 1.183 gün önce kaybettim annemi!
O günden önce yaşadığım 47 yıl...
Yani 2 bin 397 hafta...
Bir diğer deyişle 17 bin 148 gün boyunca anlamadığım gerçeğin farkına, onu kaybettiğim anda birden bire vardım:
Dünyada beni kayıtsız şartsız sevebilecek ve ne yaparsam yapayım affedebilecek tek kadın artık yoktu!
***
Daha bebeklikten itibaren tüm pisliklerimizi görmeye ve temizlemeye alışık olduklarından mıdır; bilinmez... Ama bizden hiçbir koşulda iğrenmeyecek tek canlı onlardır...
Ve bütün çocukları için annelerinin önemi budur!
Onun yanında istediğiniz kadar kirli olabilirsiniz...
Dilediğinizce dağınık...
Alabildiğince huysuz, mızmız, şımarık...
Olabildiğince hoyrat, kaba ve nemrut...
Hatta hain, kalleş, ikiyüzlü...
Hırsız, katil, tecavüzcü...
Bunlara katlanabilecek tek kadın; annenizdir!
***
Eğer hayatınızdan memnun değilseniz; suçu onda görürsünüz, sizi doğurduğu için!
Cebinizde para yoksa sorumlusu odur...
Sevdiğiniz kız ya da çocuk yüz vermiyorsa; yeteri kadar güzel ya da yakışıklı olmamanızın faturasını annenize kesebilirsiniz...
O, öylesine güçlüdür ki sizden kaynaklanan olumsuzluklara karşı; memesinden süt emdiğiniz günlerdeki ısırıklarınıza benzetir her türlü edepsizliğinizi...
Canı yanar; hem de çok... Ama emzirmekten vazgeçmez asla...
Ciğerinin ta içinden gelen bir sevgiyle sizi koklamak istediğinde, nasıl onlarca kez gözüne girdiyse bebek parmaklarınız; büyüdükçe de devam eder bu kazalar...
Asla aldırmaz!
Öyle bir büyüdür ki size duyduğu aşk, bozmaya sizin bile gücünüz yetmez...
***
Binlerce kadın girer hayatınıza...
Ablalarınız, kardeşleriniz, arkadaşlarınız, öğretmenleriniz, akrabalarınız, sevgilileriniz...
Deli gibi âşık olursunuz; gözünüz başka hiçbir şey görmez örneğin...
Kimisi girdiği gibi çıkar; kimisi kalıcıdır o kadınların...
Ama kalıcılık; hep karşılıklı sevgiye ve saygıya bağlıdır...
Ne kadar ekmek, o kadar köfte yani!
Bir tek anneniz farklıdır... Hem ekmeğinizdir, hem de köfteniz...
Dikenleriniz batsa da narin tenine; sizi sarmaktan asla vazgeçmez...
Ama ne yazık ki bunu, onu kaybettiğiniz gün anlarsınız...
Durulmak, sakinleşmek, haddini bilmek için zaman geçmiştir artık...
Yıllar, asla başa sarılmaz...
Geriye kalan ise inanılmaz bir yalnızlıktır...
Sizi dünyaya getiren rahim; ikinci kez salmıştır bedeninizi dünyaya...
Ve aslında şimdi; çok daha çıplaksınızdır!
***
Tam 40 ay...
Yani 169 hafta...
Bir diğer deyişle 1.183 gün önce kaybettim annemi!
Her şeyim tam...
Eksiğim; beni her koşulda kabul edip bağrına basan, o beyaz tülbentli kadın!
***
Unutmayın çocuklar; bugün bir çiçek ya da pahalı bir hediyeyle elini öpüp, kucağına yatacağınız o kadın...
Sizin tek meleğinizdir...
Bu günlerin değerini bilin...
Çünkü meleklerin ölmediği...
Kuyruklu bir yalandır!
*****
KUTLAMA!
Aşağıdaki şiir; sadece bu sütunların okurları için değerli şair Tahsin Özden tarafından yazıldı...
Bütün annelerin günü kutlu olsun...
***
Ne gençliğin bildi, ne kadınlığın,
Yaşadı yıllarca, hep bizim için.
Farkında değildi aydınlığının,
Işıdı yıllarca, hep bizim için.
O’na “Melek” dedik ve O’na “Ana”,
Gönüllü yöneldi, her bir soruna,
Yükleyip her şeyi küçük omzuna,
Taşıdı yıllarca, hep bizim için...
Anneler gününde tüm annelerin ellerinden öpüyoruz... Özellikle eşi veya çocukları anlaşılmaz kararlarla hapiste olan, suçsuzluğuna inandıkları yakınlarının yolunu gözleyen dertli anneleri...
Kazım Çiloğlu’nun şiirini tüm annelere armağan ediyoruz...
O benim annem...
Benim babam asgari ücretli
Annem..
Ne doktor
Ne mühendis
Ne öğretmen
Ne kuaför
Ne dondurmacı
Ne iktisatçı
Amaaa..!
Ayda altı yüz elli lira ile
Hem kiramızı öder
Hem bizi doyurur
Hem bizi okutur
Hem bizi giydirir
Hem bizi ısıtır
Hem de aydınlatır.
Üstelik ağzı var, dili yok!
Söyle bakalım akıllım?
Maustafa Mutlu - Vatan Gazetesi - 07/05/2011